29 Eylül 2023 Cuma

Hicretin Altyapısını Hazırlayan Sahabî

https://www.akasyam.com/files/uploads/user/-92770d6934.png
Servet ZEYREK

Hicretin Altyapısını Hazırlayan Sahabî

Muharrem ayındayız.

Muharrem ayı hicreti başlangıç noktası olarak kabul eden "Hicrî Takvim"in ilk ayıdır. Hz. Ömer döneminde kullanılmaya başlanan bu takvim halen kullanılmaktadır. Biz Müslümanlar bütün dinî işlerimizi bu takvime göre planlamaktayız.

"Hicrî Takvim"in başlangıç noktası olan hicret denilince aklımıza, peygamberimizin ve ashabının Mekke'den Medine'ye göç etmesi gelmektedir. Miladî 622 yılında gerçekleşen hicret sıradan bir göç olmayıp, Mekke'de inançları dolayısıyla baskı ve işkencelere maruz kalan Peygamberimiz ve ashabının İslam'ı hem daha rahat bir şekilde yaşayabilmelerine hem de İslam'ın daha geniş kitlelere ve coğrafyalara hızlı bir şekilde yayılabilmesine kapı aralamıştır.

Miladî 622 yılında gerçekleşen bu zorunlu göçün öncesine baktığımızda ise baskı, zulüm, kan ve gözyaşı görmekteyiz. Esasında Medine'ye hicret, Müslümanların ilk hicreti değildir fakat Peygamberimizin ilk hicretidir. Zira miladî 614 ve 615 yıllarında iki grup Müslüman, İslam'ı daha rahat yaşayabilme gayesi ile Kızıldeniz'i aşarak Habeşistan'a hicret etmişlerdi. Fakat bu hicret kafilelerinde Peygamberimiz yer almamış ve Peygamberimiz Mekke'de yaşamaya ve Mekke'de İslam'ı tebliğ faaliyetlerine devam etmiştir.

Peygamberimiz Mekke'de tebliğ vazifesine önce yakınlarından ve akrabalarından başlamış,  açıktan davet emrinin gelmesiyle birlikte iletişim kurabildiği tüm insanlara İslam'ı tebliğe gayret etmiştir. Peygamberimiz tebliğ faaliyetlerini Mekke'de ikamet eden kişilere yönelik olarak gerçekleştirdiği gibi aynı zamanda Kabe'ye Arabistan Yarımadası'nın farklı yerlerinden putları ziyaret, ibadet veya ticaret için gelenler kişilere de yapmaya gayret ediyordu. Peygamberimizin bu faaliyetlerine kulak veren ve Müslüman olan kişi sayısı ise çok azdı. Mekke'deki müşriklerin Müslümanların canlarına kastedecek kadar ileri giden baskılarıyla beraber Müslüman olmak, Müslüman'ım diyebilmek, İslam'ı yaşamaya gayret etmek neredeyse Mekke'de imkansız hale geliyordu. Miladî 616-619 yılları arasında üç yıl süren boykot yıllarında işkencelerin dozu iyice artmış ve Müslümanlar ile Müslümanlara destek olanlar bir mahallede tecrit edilerek bir manada ölüme terk edilmişlerdi. Boykotun kaldırılmasının ardından biraz da olsa soluklanma imkanı bulan Peygamberimiz, İslam'ı tebliğ faaliyetlerine devam ediyordu. Peygamberimiz, Kabe'ye Medine'den gelen bir grupla temas etmiş ve onlara İslam'ı anlatmıştı. Bu kişilerden altı tanesi Müslüman oldu. Bir sonraki yıl yeniden Mekke'ye gelen bu sahabîler ve onların İslam'ı anlatarak Müslüman olmalarına vesile oldukları kişiler, toplamda on iki kişi olarak 621 yılında Akabe adlı yerde Peygamberimize biat ettiler. İslam Tarihi'nde I. Akabe Biatı olarak anılan bu gelişme sonrasında İslam'la yeni şereflenen ve İslam'ı hakkıyla yaşamak isteyen bu sahabîler, Peygamberimizden kendilerine İslam'ı iyice özümsetecek, Kur'an'ı öğretecek bir sahabî vermelerini istediler. Peygamberimiz de böylece onlarla beraber Medine'ye ilk öğretmenini gönderiyordu.

Peygamberimizin Medine'de İslam'ı öğretmesi için görevlendirdiği sahabî için bu hicret ilk değildi. Zira daha önceden Habeşistan'a göç eden kafile içinde de yer alan bu sahabî, aynı zamanda Medine'ye hicret eden ilk sahabî de oluyordu. Medine'de bulunduğu ilk bir yıllık süre içerisinde Esad b. Zürare'nin evinde misafir kalan ve I. Akabe Biatı'nda Müslüman olarak Peygamberimize biat eden kişilere İslam'ı ve Kur'an'ı öğretmenin yanında tebliğ faaliyetlerinde de bulunan bu sahabî, birçok kişinin de İslam'la şereflenmesine vesile olmuştur. Medine'de Müslüman olan bu yeni sahabîlere İslam'ı anlatmanın yanında Mekke'de Peygamberimizin ve ashabının çektiği sıkıntıları, uğradıkları aşağılanmaları, baskıları, işkenceleri de anlatan Peygamberimizin bu ilk öğretmeni, bir yıl sonra 622 yılında II. Akabe Biatı olarak anılan biatta Peygamberimize yetmiş beş Medineli sahabînin biat etmesine vesile olmuştur. Peygamberimizin ve ashabının Mekke'de çektiği sıkıntılardan haberdar olan Medineliler biat sonrasında Peygamberimizi Medine'ye davet etmişlerdir. Medine'ye gelmesi halinde canlarıyla, kanlarıyla, mallarıyla Peygamberimizin ve ashabının yanında olacaklarına dair ona söz vermişlerdir. Peygamberimizin Medine'ye göndermiş olduğu bu sahabînin gayretleri ve Allah'ın da izni ve inayetiyle Medine'ye hicretin de altyapısı böylece hazırlanmıştır. Medinelilerin bu davetlerini hemen kabul etmeyen Peygamberimiz, Allah'ın da izni ile 622 yılında ashabıyla beraber gruplar halinde Medine'ye hicret etmiştir.

Peygamberimizin ve ashabının Mekke'den Medine'ye hicretinin altyapısını hazırladığı şeklinde nitelediğimiz bu sahabî, esasında çok zengin bir ailenin çocuğudur. Mekkeliler arasında çok itibarlı da olan bu aile, aynı zamanda Mekkeli müşriklerin oluşturdukları ordularda ordu sancağını da taşımakla görevli idi. Ailesi çok zengin olan bu sahabî, Peygamberimizin Mekke'de gizli bir şekilde irşat faaliyetlerini yürüttüğü Darü'l - Erkam'da genç yaşında Müslüman olmuştu. Ailesinin tepkisinden çekindiğinden ilk önceleri İslam'a girdiğini ailesiyle paylaşmamış fakat daha sonrasında bu durum anlaşılmıştı. Ailesi onu İslam'dan döndürmeye çalışmış fakat o direnmişti. İslam'dan uzaklaşması için ailesinden eziyetler görmüş, hapsedilmişti. Dininden vazgeçmemesi üzerine ailesi tarafından dışlanmış ve evinden kovulmuştu. Yaşadığı çok zengin ve müreffeh hayattan İslam için vazgeçen bu sahabî, Müslümanların ilk hicret yurdu olan Habeşistan'a hicret eden grupla Habeşistan'a gitmiştir. Bir yanlış anlaşılma sebebiyle Habeşistan'dan geriye dönmüş; I. Akabe Biatı'ndan sonra Medine'ye hicret etmiş ve birçok kişinin İslam'a girmesine vesile olmuştur. Hicretten sonra Bedir ve Uhud savaşlarına katılmış ve Bedir'de de Uhud'da da sancaktarlık görevini yapmıştır. Peygamberimize hem fizîken hem de ahlaken çok benzeyen bu sahabî, Uhud savaşı sırasında şehit olmuştur. Savaşın ardından tüm şehitler gibi o da elbiseleriyle defnedilmek istenmiş fakat üzerindeki elbisenin tüm vücudunu kapatamayacak kadar kısa olduğu görülmüştür. Baş tarafı kapatıldığında ayak tarafını, ayak tarafı kapatıldığında baş tarafını açıkta bırakacak şekilde bir elbiseyle Peygamberimiz onu o halde görünce çok üzülmüş, onu Mekke'de güzel elbiseler giyen, güzel yemekler yiyen biri olarak gördüğünü, İslam için nelerden vazgeçtiğini anlatmış; baş kısmının elbiseyle ayak kısmının ise otlarla örtülmesini ve öylece defnedilmesini istemiştir. Şehadeti sonrasında Peygamberimiz "Müminlerden bazı kimseler Allah’a verdikleri sözü yerine getirdiler, kimileri onun yolunda can verdiler, kimileri de ecellerini bekliyorlar; (vaadlerini) asla değiştirmediler." mealindeki Ahzab suresinin 23. ayetini okumuştur.

İslam için her türlü zorluğa göğüs geren, zenginliği, malı, şöhreti İslam için elinin tersiyle iten, inancını daha rahat yaşamak için memleketinden iki kez hicreti göze alabilen, Peygamberimizin ilk öğretmen olarak vazifelendirdiği, onlarca kişinin İslam'la şereflenmesine vesile olan, ilk muhacir, Bedir ve Uhud savaşlarının sancaktarı, hem bedenen hem ahlaken Peygamberimize çok benzediği söylenilen, hicretin altyapısını hazırlayan, Mus'abü'l-hayr (hayırlı Mus'ab) diye de nitelenen, Uhud şehidi bu sahabî Mus'ab b. Umeyr'dir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder