18 Haziran 2016 Cumartesi

Elijah Muhammed, Malcolm X Ve Muhammed Ali


Geçtiğimiz günlerde dünyaca ünlü boksör Muhammed Ali vefat etti. Defalarca kez Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu olmuş olan ve tüm dünyanın “Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım.” sözleriyle hafızalarına kazınan, özellikle dünyada ezilmekte olan Müslümanların her birinin vurduğu her yumruğu zalimlere karşı vuramadığı kendi yumruğu gibi hissettiği bir adamdı Muhammed Ali.
Ailesinin verdiği Cassius Marcellus Clay ismini Müslüman olduktan sonra Muhammed Ali diye değiştirmiş ve kendisine ölene kadar da bu şekilde hitap edilmesini istemişti. Kendisine müsabaka öncesi Cassius Clay diye hitap eden rakibi Ernie Terrell’i 1967 Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonluğu unvan maçında yenerken bir taraftan yumruklarını sallıyor bir taraftan da “Benim adım ne, Söyle benim adım ne?” diye haykırıyordu Muhammed Ali rakibine. Ve daha sonra kimse ona eski ismiyle hitap edemedi. Muhammed Ali Vietnam savaşına gitmeyi reddedip bu sebeple cezalandırılınca, inandığı değerler uğruna nelerden vazgeçebileceğini herkese de daha iyi gösteriyordu.
Peki, nasıl Müslüman olmuştu Muhammed Ali? İnandığı İslam neydi? Malcolm X’le bağlantısı neydi? Elijah Muhammed kimdi ve Muhammed Ali için ne ifade ediyordu? Şimdi de bu sorulara cevaplar arayalım.
Önce Elijah Muhammed’in kim olduğundan bahsedelim. Elijah Muhammed ile ilgili yaptığım araştırmalarda maalesef Türkçe fazla bir bilgiye erişemedim. Hakkında yapılmış bir kitap çalışması veya makaleye rastlayamadım. Konu hakkında Diyanet İslam Ansiklopedisinde Hamid Algar tarafından kaleme alınmış kısa bir metin haricinde pek doyurucu bir bilgi yok. Anılan yazıda bahsedildiğine göre Elijah Muhammed, Wallace D. Fard tarafından kurulmuş olan “The Nation of İslam (İslam Milleti)” isimli grubun şüpheli şekilde ortadan kaybolan kurucusu Wallace D. Fard’dan sonra yerine geçen kişidir. Grubun adı her ne kadar “İslam Milleti” olsa da ve mensupları Müslüman olarak kendilerini tanıtsalar da teşkilatın başında olan Elijah Muhammed peygamberlik iddiasında olan bir kişidir. Grubun taraftarlarınca çıkarılan “Muhammed Speaks” adlı bir mecmuada Elijah Muhammed’in resminin altında “Last Messenger of Allah (Allah’ın son elçisi)” ibaresinin yer alması ve halen dünyanın en büyük online satış mağazalarından olan amazon.com adlı sitede 648 dolar gibi yüksek bir rakamla satışa sunulmuş olan ve Elijah Muhammed imzalı 13 sayfalık “I Am The Last Mesenger of Allah (Ben Allah’ın Son Elçisiyim.)” isimli kitapçık da gösteriyor ki, Elijah Muhammed peygamberlik iddiasındadır. Yani Elijah Muhammed’in öncülüğünde kurulu bu hareket sapkın bir harekettir. Ayrıca Amerika’da siyahlar ve beyazlar arasındaki çatışmalara varan hareketliliklerin yaşandığı bir dönemde yaygınlaşan hareket, siyahlar arasında yayılmış ve Elijah Muhammed İslam’ın siyahlara özgü bir din olduğu hatta tanrının dahi siyah olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca Elijah Muhammed’in beyazların şeytan olduğu ve siyahların üstün oldukları gibi ırkçı fikirleri de vardır.
Elijah Muhammed ve  “The Nation of İslam (İslam Milleti)” hareketinin ivme kazanmasında ve mensuplarının artmasında en etkili olan isimlerden biri de Malcolm X’ti. Asıl ismi Malcolm Little olan ve sonraları soy ismi olarak matematikte bilinmeyeni ifade eden X’i soy ismini olarak kullanan ve daha sonrada Malik Şahbaz adıyla da anılacak olan Malcolm X, Elijah Muhammed ve hareketiyle hapishanedeyken tanıştı. Hapishaneden çıkınca Elijah Muhammed’le yüz yüze de görüşen ve ona tabi olduğunu ifade eden Malcolm X, sonraki yıllarda hareketin en karizmatik şahsiyetlerinden biri haline geldi. Kennedy suikastı sonrası yaptığı açıklama ile Elijah Muhammed ile arası açılan ve sonraları Elijah Muhammed ve sekreteri arasında gayr-ı meşru bir ilişkinin olduğunun ortaya çıkışıyla da tamamen kopan Elijah Muhammed ve Malcolm X ilişkileri, Malcolm X’in hareketten ayrılışını beraberinde getirdi. Daha sonraları hac ibadeti için Mekke’ye giden ve bu yolculukta değişik Müslüman ülkeleri de ziyaret eden Malcolm X, bu ziyaret sırasında asıl İslam’ı öğrendi. Bu kadar fazla beyaz Müslüman olduğunu bilmediğini ve ilk defa namaz kılmayı dahi Mısır’da bir alimden öğrendiğini söyleyen Malcolm X, Sünnî İslam’ı benimsediğini deklare etti. Malcolm X’in hac dönüşü yaptığı açıklamalar Amerikalı Müslümanlar arasında bomba etkisi yarattı. Malcolm X “Muslim Mosque (İslam Camisi)” isimli bir grup kurdu ve anlattıklarının etkisiyle Elijah Muhammed taraftarı olan birçok kişi de Malcolm X’in yeni oluşumuna katıldı. Malcolm X hareketi kurduktan bir yıl sonra bir vaazı sonrası suikaste kurban gitti. Suikastin arkasında Elijah Muhammed’in olduğu iddia edilse de bu ispat edilemedi.
Elijah Muhammed’in taraftar toplamasında en etkili olan kişilerden biri de şüphesiz Muhammed Ali’ydi. Muhammed Ali siyahların Amerika’da halen ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü bir dönemde doğdu. Genç yaşında “Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu” olmuş ve ülkesine döndüğünde kendine artık eskisi gibi ayrımcı bir tavırla davranılmayacağını ve siyah olduğu için aşağılanmayacağını düşünürken aşağılayıcı tavırların devam etmesi sonucu siyah haklarının savunuculuğunu da yapan Elijah Muhammed’in hareketi ile tanışmış ve Elijah Muhammed’e tabi olmuştur. Bu dönemde Malcolm X ile tanışıp samimi bir dostluk da geliştiren Muhammed Ali, Malcolm X’in hareketten ayrılışına karşı çıkmış ve Elijah Muhammed’in sekreteriyle olan gayr-ı meşru ilişkisine de inanmamıştır. Sonraları Elijah Muhammed’in hareketinin büyük bir bölümü Malcolm X’in çizdiği çizgiye doğru gelmiş ve Muhammed Ali de gerçek İslam’ın Elijah Muhammed’in deklare ettiği İslam olmadığını anlamıştır.  
Her ne kadar Elijah Muhammed isimli sahte peygambere tabi olmuş olsalar da sonradan gerçek İslam’la tanışan bu uğurda bir suikast sonucu şehit edilen Malcolm X (Hacı Malik Şahbaz) ve ismi Hollywood’da bulunan “Hollywood Walk of Fame (Hollywood Şöhretler Yolu)”na ismi yazılması teklif edildiğinde “Ben peygamberimin adını insanların basıp geçeceği yere yazdırmam.” diyerek adının caddenin kaldırım taşına yazılmasını reddederek, ismini caddenin duvarına yazdıran Muhammed Ali’ye selam olsun. Her ikisinin de mekânları cennet olsun.

3 Haziran 2016 Cuma

Dördüncü Çarşamba Kitap Fuarının Ardından Ve Bir Eleştiri



Ali Fuad Başgil Kültür Etkinlikleri çerçevesinde Çarşamba Belediyesi tarafından düzenlenen Dördüncü Çarşamba Kitap Fuarı sona erdi. Çarşamba ve çevresi için şüphesiz çok önemli bir kültür etkinliği olan fuar, özellikle öğrenciler tarafından yoğun şekilde ziyaret edildi. Fuar esnasında gerek fuar alanında bulunan Tevfik İleri Söyleşi Salonu’nda gerekse Cemil Şensoy Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşi ve konferanslar da izleyiciler tarafından ilgiyle takip edildi. Her ne kadar yakın zamanda TÜYAP’ın Tekkeköy’de düzenlediği kitap fuarının gölgesinde kalabileceği söylense dahi Çarşamba’da düzenlenen ve şu an bölgenin en uzun soluklu fuarı olan Çarşamba Kitap Fuarı hareketliydi.
Birçok yazarın gerek imza programları gerekse söyleşileriyle iştirak ettiği fuar, bu yıl genelde genç yazarları ağırladı. Gölgesinin dahi memleketimizde olmasından onur duyacağımız Rasim Özdenören, Sadık Yalsızuçanlar, Salih Suruç, İsmail Kılıçarslan gibi usta şair ve yazarların da katılımcıları arasında olduğu fuar, düzenlendiği günler boyunca Çarşamba’da bir kültür rüzgarı estirdi diyebiliriz.
Memleketimizin insanı olan ve memleketimizden yetişmiş olan yazar ve şairlerin imza programlarına ve söyleşilerine olan ilgisizlik ise bizleri üzdü. Bazen üç, beş kişiye bazen de on, onbeş kişiye konuşma yapan veya imza programı düzenleyip kimsenin selam dahi vermediği yazar ve şairleri görmek de üzdü bizleri. Oysa kendi memleketinde dahi ilgi gösterilmeyen her biri özgün birer eser vücuda getirmiş bu insanların tek çabaları kendilerini ifade etmeye çalışmak. Ayrıca fuar alanında bakır süsleme sanatçısının eserlerini sergilediği alan, ahşap mimari örneklerinin sunulduğu sergi ve resim sergisi de fuarın güzelliklerindendi.
Bu yılki fuarın konusunun gençlikle ilgili oluşu genç yazarların fuardaki sayısından da anlaşılabiliyordu. Bazı yazarların söyleşi ve imza günlerinde uzun kuyrukların oluşması da yine dikkatleri çekenler arasında. Osman Sungur Yeken, Harun Serkan Aktaş, Kaan Murat Yanık, Hikmet Anıl Öztekin gibi genç yazarlara özellikle de gençler tarafından yoğun alaka gösterildi, söyleşilerinde yoğun kalabalıkların olduğu ve imza programlarında da uzun kuyrukların olduğu gözlendi.
Benim bu fuarda en çok dikkatimi çeken kişilerden biri de Gözlük adlı bir eseri olan ve bu eserinden başka basılmış bir eseri olmadığını öğrendiğim -ve cehaletime verin- adını ilk defa duyduğum Koray Yersüren. İnternet üzerinden yayında olan wattpad.com adlı bir internet sayfasındaki paylaşımlarıyla dikkati çekmiş Koray Yersüren ve Koray Yersüren’in bu site üzerinde yazmış olduğu bölümler kitap olarak basılmış. Bu yazıyı yazarken ilgili sitede bu kitabın 5.450.000 kişi tarafından okunduğu, incelendiği veya görüldüğü bilgisi yer almaktaydı. 500 sayfanın üzerinde hacimli bir baskıyla piyasada olan ve 20 TL civarında bir ücretle satılan kitap kısa sürede beşinci baskısını yapmış. (kitapyurdu.com adlı internet üzerinden kitap satışı yapan sitede yazı kaleme alınırken eser en çok satanlar listesinde 23. sırada)
Önceki parağrafta yazdıklarımdan Koray Yersüren’in çok başarılı bir grafiği olduğu anlaşılmakta. Doğrudur, çok satan bir kitap kaleme almış ve insanlar tarafından da ilgi görmüş yazdıkları. Fuarda da imza programında uzun kuyrukların oluştuğu Koray Yersüren’in okurlarının büyük bir bölümünün gençler, özellikle de genç kızlar olduğu görülüyor. Kitabını imzalatmak ve belki de Koray Yersüren’le konuşmak veya fotoğraf çektirmek için dakikalarca sıra bekleyen bu gençleri görünce merak etmedim değil kitabı.
Peki neler var bu kitapta? Neyi anlatıyor Koray Yersüren bu eserinde? wattpat.com adlı internet sitesinden incelediğim kitabın bölüm başlıklarından bazılarını dahi buraya yazmaktan hicap duyduğum eser, Türkiye’de en çok satanlar arasında ve tekrar söylüyorum, anlaşılıyor ki okuyucuların çoğu da gençler. Eserin neredeyse tamamında gençler arasında geçen hoş olmayan olay ve hikayeler argo ve küfürlü bir anlatımla aktarılmış. Eserin edebî yönden tahlili bana düşmez ama hiç bir edebiyat eleştirmeninin de okuyup da üzerine bir şeyler yazmaya değer bulacağı bir eser olarak göreceğini zannetmediğim bu eser, tamamen seküler hayatın ve nefsinin esiri olmuş gençlerin hayatından kesitleri sunmuş. Yer yer dinî değerlerin de hafife alındığı eserde bulunan bir bölümün adı -affınıza sığınarak- “Oruç tutan teyzenin ayağına işeyen ateist”.
Her ne kadar bu tür kişi ve kitapların hem fuarlarda yer alışı hem de gençler tarafından ilgi görmesi canımızı sıksa da gençlere hitap eden bir mesleğe sahip olarak ve bir baba olarak bu tür kitaplardan ve internet portallarından bîhaber olmak da bizim eksikliğimiz herhalde. Gençlerin zihinlerini nelerin meşgul ettiğini bilmek, onların dünyalarına daha fazla girebilmek gerekiyor şüphesiz. Onların neleri önemsediğinin, neleri öncelediğinin farkında olmak.

Dördüncü Çarşamba Kitap Fuarı


Çarşamba’nın bu zamana kadar görmüş olduğu en önemli kültür etkinliklerinden biri olan kitap fuarlarının dördüncüsü Novada Çarşamba AVM’de (Vefa AVM) açıldı. Ali Fuad Başgil Kültür Etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen programlardan en önemlisi olma özelliğine sahip kitap fuarını dört yıldır üst üste devam etmesine destek veren başta Çarşamba Belediye Başkanı Hüseyin Dündar olmak üzere herkese bir Çarşambalı olarak içten teşekkürlerimi sunuyorum.
“Yedi Güzel Adam”dan biri, bir güzel adam Rasim Özdenören’in onur konuğu olduğu ve açılışında bizzat bulunduğu fuarın açılış kurdelesini kesenler arasında Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Onursal Genel Başkanı ve Ak Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Tiftik ve birçok davetli yer aldı.
“Gençlik ve Değerlerimiz” sloganıyla 14 Mayıs’ta kapılarını açan fuarın ilk söyleşisini de “Bir Gönül ve Aşk Öyküsü: Yaman Dede” adlı sunumuyla Sadık Yalsızuçanlar yaptı. Sonradan Müslüman olan ve bunu yıllarca tüm çevresinden saklayan, Müslüman olduğunu ilan ettikten sonra da ailesi de dahil tüm sevdikleri tarafından dışlanan bir “Aşk Adamı”nın hikayesini dinledi katılımcılar Sadık Yalsızuçanlar’dan. Fuarın onur konuğu olan bir güzel adam Rasim Özdenören’in Mustafa Aydoğan ile beraber yaptığı “Yedi Güzel Adam” adlı söyleşiyle dinleyiciler Alaattin Özdenören’den, Erdem Beyazıt’a, Mehmet Akif İnan’dan, Cahit Zarifoğlu’na, Necip Fazıl Kısakürek’ten Nuri Pakdil’e birçok şair ve yazarla ilgili değişik anekdot ve hatıraya muttali oldular.
Gençliği önceleyen bu yılki fuarın belki de en dikkat çekici konuklarından olan “Şeytan Şok ve Aşık da mı Olmayalım?” adlı kitapları bulunan Osman Sungur Yeken ve “İçiyorsak Sebebi Var ve Allah Diyen Pense” adlı kitapları bulunan Harun Serkan Aktaş’ın sunumları da özellikle gençler tarafından ilgiyle takip edildi. Sosyal medya üzerinden meşhur olan ve gençler tarafından ilgiyle takip edilen “Sözler Köşkü” adı altında faaliyet gösteren bir grubun mensupları olan genç yazarların kitaplarına olan teveccüh de ilgi çekiciydi.
Av. Sefa Temiz ve Hasan Topuz tarafından sunumu yapılan “1834 Tarihli Çarşamba Nüfus Defteri”, Çarşamba Yıldıray Çınar Meslekî ve Teknik Anadolu Lisesi (Eski adı Yıldıray Çınar Anadolu Ticaret Meslek Lisesi) Tarih Öğretmeni Murat Şahin’in “Anadolu’nun Yitik Halkı Yezidiler” adlı sunum ve Erkan Şancı tarafından sunumu yapılan “Dünyayı Titiz Kadınlar Kirletiyor” adlı sunumlar da dikkate şayan sunumlardan.
Fuarın önemli simalarından biri de şüphesiz İsmail Kılıçarslan. Halen “Yeni Şafak” gazetesinde köşe yazarlığı yapan ve “Başka Meseller & Zeberced Oğlu Zülküfün Yaşadıkları, Gelecek ve Diğer Meseller, Benim Meselem, Amerika Sen Busun, Ablam Uzak Ülkede” gibi birçok kitabın yazarı şair ve televizyoncu olan İsmail Kılıçarslan’ın imza günü ve söyleşisi de yine ilgiyle takip edilebilecekler arasında.
Fuarda sunum yapacak olan önemli sunumlardan biri de son yıllarda özellikle Samsun ve çevresiyle ilgili yapmış olduğu yerel tarih araştırmaları ve kitaplarıyla tanıdığımız, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın yapacağı “Beylik Merkezi Ordu Köyü” isimli sunum. Tacettinoğulları Beyliğinin beylik merkezi olan Ordu Köyüyle ilgili bir kitap da kaleme almış olan Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın sunumu Çarşamba’nın tarihine de ışık tutacak tarzda görünüyor.
Kazım Güleçyüz, Salih Suruç, Bahadır Yenişehirlioğlu, Kaan Murat Yanık, Hikmet Anıl Öztekin, Fatih Duman, Nihat Gökmen, Cemalettin Kavaklıgil, Doğan Kan, Kazım Memiç, İbrahim Coşar, Neşet Karaçaltı, Gamze Aydeniz, Emre Güneş, Esra Barın, Celalettin Tutkun, Filiz Varol, Ahmet Seven, Akın Üner, Mehmet Yılmaz, Dursun Özkan, Cem Gülbent, Kaan Ali Kolcuoğlu, İdris Üsame Yördem, Zuhal Kurt, Oktay Zerrin, Gülseren Akdaş, M. Halistin Kukul, Ali Kayıkçı, İsmet Top, Cemil Biçer, Erkan İşeri, İrfan Ertav, Koray Avcı Çakman, Melih Özyıldırım, Adem Fatih Kılıç, Fadi Kılıçzade, Elif Kaymazlı, İsa Kahraman, Nermin Eker, Nuri Güler, Zekeriya Çavuşoğlu, Ümit Bıyıkoğlu, Murat Tunalı, Talip Ekrem Kaleli, Yusuf Gürer, Kemal Albayrak, Faik Dündar, Mehmet Alan, Alaeddin Dursun, Nadi Macit, Olcay Yüksel, Hakan Mengüç, Yunus Alkan, Asude Mert, Gökmen Çebitürk, Ersin Erge, Kenan Koç, Sıddık Akbayır, Gülten Subaşı Kaya, Ramazan Yavuzaslan, Haluk Yolsal, Salih Temiz, Ferit Delen, Yılmaz İmanlık, Bilal Sami Gökdemir, Durmuş Tunacık, Hakan Özcan, Akif Bayrak, Tuğçe Tarakçı, Hanife Uzun, Murat Aysan, Aydın Hız ve Koray Yersüren fuarın konuğu olacak diğer şair ve yazarlar.
22 Mayıs Pazar gününe kadar devam edecek “Dördüncü Çarşamba Kitap Fuarı”nın hem memleketimize hem de ülkemize hayırlı olması temennilerimle…