Bir Çarşambalının memleketinden ayrılıp gurbete gittiğinde, nereli olduğu sorusunun ardından vereceği "Çarşambalıyım" cevabından sonra muhatabı olduğu ilk soru "Gerçekten Çarşamba'yı sel aldı mı?" sorusu olacaktır. Tabi ki, Çarşamba'yı sel alıp almadığının merak edilmesinin sebebi "Çarşamba'yı Sel Aldı" türküsü. Kendisi de Çarşambalı olan rahmetli Yıldıray Çınar, anonim olan "Çarşamba'yı Sel Aldı" türküsünü tüm Türkiye'de meşhur etmiş ve 1970 yılında Çarşamba'da türküyle aynı adı taşıyan "Çarşamba'yı Sel Aldı" adıyla çektiği filmle de hem Çarşamba'nın hem de türkünün tüm Türkiye'de tanınırlığını kuvvetlendirmiştir. Sonraki yıllarda türküyü Adalet Büyükkaya'dan Hülya Polat'a, Orhan Hakalmaz'dan Mahsun Kırmızıgül'e, Burçin'den Yavuz Bingöl'e birçok şarkıcı seslendirdi ve türkünün nâmesi ve sözleri hem zihinlerde hem de gönüllerde yer edindi.
Peki,
gerçekten Çarşamba'yı sel aldı mı? Tabi ki, hem de sayısını bilmediğimiz kadar
çok. Şu an Ayvacık ilçesi sınırları içerisinde bulunan barajlar inşa edilmeden
önce sel, Çarşamba'nın bir yıl olmazsa diğer yıl mutlaka gerçekleşen neredeyse
sıradanlaşmış bir gerçeğiymiş. Çarşamba'yı ilk defa ne zaman selin aldığı
bilinmemekle beraber Çarşamba'nın tarihsel gelişimine biraz değinelim istiyorum.
Çarşamba'nın
şu an bildiğimiz merkezinde yerleşimlerin ne zaman başladığı ve ilçenin kimler
tarafından kurulduğu net olarak bilinmemektedir. Fakat Çarşamba'da bulunan ve
yapım yılları 1200'lerin başlarına kadar dayanan Göğceli ve Şeyh Habil Camileri,
ilçede Müslüman nüfusun uzun zamandır var olduğunu da göstermektedir. Şu anki ilçe
merkezinde kurulan ve çarşamba günleri kurulduğu için daha sonradan ilçenin
adının da verilmesine sebep olan pazar dolayısıyla ilçe merkezinde yerleşimin
arttığı düşünülebilir. İlçenin ovada kurulu oluşu ve iklim şartları itibarıyla
bölgenin meyve ve sebze ziraatına uygun oluşu Çarşamba'da kurulan pazarın
gelişimini de beraberinde getirmiştir. Ovada yetişen ürünlerin yanı sıra ilçeyi
ikiye bölen Yeşilırmak üzerinde kayıklarla yapılan taşımacılık sayesinde
Ayvacık ve Salıpazarı'nın yüksek kesimlerinden de çeşitli ürünlerin pazara
geldiği ve çeşitlilik oluşturduğu varsayılabilir.
Çarşamba
ovasının yakın geçmişe kadar bazı bölgelerinin bataklık ve sazlık alanlar
olduğu ve 1900'lü yıllarda ancak kurutulabildiği ve ıslah edildiği
bilinmektedir. Hatta ilçenin doğu yakasında bulunan ırmağın eski yatağı
"Körırmak" bataklık ve sazlık halindeyken yakın zamanda ıslah edilmiş
ve imara açılmıştır. Özellikle ovanın doğu yakasında denize yakın köylerin
büyük bölümü Cumhuriyet döneminde yerleşime açılmış ve yeni oluşan arazilere
diğer köylerden ve ilçe dışından gelen göçlerle yerleşim sağlanmıştır. Islah
çalışmaları öncesinde sivrisineklerden dolayı halkın çok rahatsızlığının olduğu
ve hatta sivrisinekler sebebiyle ilçede yakın zamana kadar sıtma salgınlarının
yaşandığı ve bu salgınlarda yüzlerce insanın öldüğü de bilinmektedir.
Çarşambadaki bilinen sel ve su
taşkını hadiselerine gelmeden önce sel ve su taşkını arasındaki farka
değinelim. Sel, dağların dik yamaçlarından düşercesine inen ve bu sırada yolu
üzerinde bulunan taşı, toprağı aşağı indiren ve çevresine hasar veren şiddetli
akıntıya verilen isimken, su taşkını ise akarsuların çeşitli sebeplerle yatağından
taşarak etrafındaki arazilere, yerleşim yerlerine veya canlılara zarar vermesi
olarak tanımlanabilir. Bu manada şunu söyleyebiliriz. Çarşamba, hem seller hem
de su taşkınlarına maruz kalmıştır. Samsun Meteoroloji İstasyonu verilerine
göre yıllık toplam yağış miktarı (1974-2003) 670.2 mm’dir. İl sınırları
içerisinde yağış miktarları batıya, doğuya ve iç kesimlere doğru gidildikçe
değişmektedir. Nitekim Bafra’da yıllık yağış toplamı 754.9 mm, Havza’da 623 mm
ve biraz daha yüksek olan Ladik’te 704 mm iken Çarşamba’da yıllık yağış miktarı
985.9 mm'dir. Sel oluşumunda bir gün içerisinde düşen yağış miktarı, özellikle
kısa sürede çok su bırakan yağışlar daha etkili olmaktadır. Bu sel ve taşkınlar
çevreye, ekili - dikili alanlara zarar vermenin yanında ölümlere de sebebiyet
vermişlerdir. Mesela 28 Haziran 1967 tarihinde gerçekleşen sel felaketinde
ırmak kenarında bulunan Boyacılı köyünden dokuz kişi vefat etmiş; 1 Temmuz 2006
tarihinde Çarşamba Köroğlu köyünde yaşanan felakette sel sularına kapılan
bebeğini kurtarmaya çalışan cami imamı ve kundaktaki bebeği sel sularına
kapılarak vefat etmiştir. Yeşilırmak'ın Çarşambayla buluştuğu dik yamaçlarda
1971 - 1981 yılları arasında inşa edilen
Hasan Uğurlu ve 1975 - 1982 yılları arasında inşa edilen Suat Uğurlu Hidro
Elektrik Santralleri ile Abdal Deresi üzerine 1985 - 1988 yılları arasında
sulama amaçlı olarak inşa edilen Çakmak Barajı'nın su tutmaya başlaması ve
suyun kontrollü olarak salınması ile Çarşamba ovası içerisinde yakın zamanda
yapımı tamamlanan sulama kanalları neticesinde Çarşamba ve çevresindeki sel ve
taşkınlar tamamen son bulmasa da ciddi oranda azalmıştır. Ayrıca sel ve
taşkınların yanı sıra özellikle Ayvacık ve Salıpazarı'nın Çarşamba ovasına
bakan yamaçlarında ve bu ilçelerde selle beraber meydana gelen heyelanlarda da
hem can kayıpları hem de maddi kayıplar yaşanmıştır. Çarşamba ovasında sel ve taşkınlara sebebiyet
veren sadece Yeşilırmak değildir. Yeşilırmak'ın yanında Abdal Deresinde meydana
gelen bazı taşkınlarda maddi hasarlara sebebiyet vermiştir. Samsun ili
genelinde 1960'lardan 2012'ye kadar 96 adet sel ve taşkın tespit edilmiştir.
Tespit edilen sel ve taşkınların sayısal olarak ciddi oranı Çarşamba'da
gerçekleşmiştir. 1960'lı yıllardan itibaren Çarşamba'da gerçekleşmiş bazı sel
ve taşkınları inceleyelim.
Akarsuyun Adı
|
Taşkın Debi (m3 / sn)
|
Tarih
|
Yeşilırmak
|
920
|
27/04/1963
|
Yeşilırmak
|
1914
|
28/06/1967
|
Yeşilırmak
|
1288
|
14/03/1968
|
Yeşilırmak
|
921
|
28/04/1969
|
Yeşilırmak
|
973
|
14/06/1975
|
Yeşilırmak
|
979
|
29/04/1977
|
Yeşilırmak
|
1160
|
11/04/1978
|
Yeşilırmak
|
1475
|
15/05/1980
|
Yeşilırmak
|
902
|
27/05/1986
|
Yeşilırmak
|
1641
|
01/07/1988
|
Yeşilırmak
|
1417
|
13/05/1990
|
Yeşilırmak
|
1000
|
24/06/1992
|
Yeşilırmak
|
?
|
05/06/1998
|
Yeşilırmak
|
?
|
27/05/2000
|
Yeşilırmak
|
?
|
01/07/2006
|
Yeşilırmak
|
?
|
3-4/07/2012
|
Abdal Deresi
|
230
|
28/04/1974
|
Abdal Deresi
|
460
|
30/04/1975
|
Abdal Deresi
|
290
|
18/03/1977
|
Abdal Deresi
|
330
|
15/10/1983
|
Abdal Deresi
|
320
|
26/05/1986
|
1960'lardan
bu yana bilebildiğimiz bazı sel ve su taşkınlarının listesi böyle. Bu kadar sık
sel ve taşkına maruz kalan halk da tabi ki sel ve taşkınlara karşı önlemlerini
almaya çalışmıştır. Fakat çoğu zaman da suların karşısında duramamış ve hem ev
hem de arazisinde hasarlar görmüştür. Sel ve taşkınların bir de kârlıları vardır
tabi. Selle beraber dağlardan ırmağın getirdiği odunları toplayıp da kışlık odununu yapanlar da az değildi. Hatta ırmak içerisinde yüzen
odun ve ağaç parçalarını iplerle tutmaya çalışan insanlara dahi rastlamak
mümkündü. Irmak sularının çok yükseldiği dönemlerde ilçe merkezindeki betonarme
köprü yapılmadan önce ilçenin iki yakasını birbirine bağlayan tahta köprünün de
sellerde hasar gördüğü ve hatta bazı bölümlerinin tamamen yıkıldığı da
bilinmektedir. 1931 yılında ırmak üzerine betonarme köprü yapıldıktan sonra sel
sularının getirdiklerini izlemek halk arasında eğlencelere dahi konu olmuş.
Irmak sularının çok yükseldiği ve neredeyse köprünün altına değdiği dönemlerde
insanlar köprü üzerine çıkar ve selin getirdiği kütüklerin köprüye çarpmalarını
izlerlermiş. Bu da halkımızın felaketi eğlenceye çevirme şekli...
Gelelim
şimdi de Çarşamba denince ilk akla gelen "Çarşambayı Sel Aldı"
türküsünün hikâyesine... Turgut Çeviker'in hazırladığı "Çarşamba Kitabı
I" adlı eserde türkünün hikâyesi şöyle anlatılmış:
"Ahmet,
Abdal Deresi'nin kıyısında yerleşmiş yoksul köy ailelerinden birinin oğluydu. Baharla
birlikte -yıllarca süren- karasevdası karşılık bulmuş, Melek kalbini açmıştı. Kısa
zamanda yüzük takıp, nişanlandılar.
Ahmet,
yapraklar sararmaya durduğunda orduya yollandı. Melek ise gözyaşlarıyla baş
başa kaldı. Ağaoğlu Mehmet Ali, Melek'e göz koydu. Ahmet'in arkadaşları ne
kadar uyardılarsa kar etmedi. Melek reddetti Mehmet Ali'yi. Bunun üzerine
Ağaoğlu adamlarıyla Melek'i dağa kaldırdı. Kötü haberi kuşlar uçurdu Ahmet'e...
Kısa günde uçageldi aşkın delikanlısı. Kuşandı atını, silahını; arkadaşlarıyla
düştü yollara. Dağ tepe demedi gece gündüz Melek'i aradı.
´Meleeeeek...
Meleeeeek...´ diye çığıra çığıra sesi uçtu.
Önce
bir çakal yağmuru uç verdi. Sonra şimşek, şimşek içinden çıktı. Çatırdadı koca
gökyüzü. Işınlar sonsuz yeşil ovayı renkten renge soktu... Ne yağmur, ne
silinen izler, aşkın atlılarını durduramadı.
Tufan
ikinci kez yaşanıyordu sanki.
Yağmur
Yeşilırmak'ı boğuverdi. O uçsuz bucaksız ova kaynayarak akan bir göle dönüştü.
Caniklerden aşağılara doğru bir çığ gibi önüne kattığı her şeyi sürükledi sel.
Evler, insanlar, bebek beşikleri, hayvanlar, öküz arabaları, ağaçlar, büyük
küçük kayıklar Çaltı Burnu'na doğru sürükleniyordu.
Sonunda
duruverdi yağmur. Güneşle parladı yeşil cennet. Usul usul bir gökkuşağı belirdi...
Sular günbegün çekildi... Çekildikçe hayat yeniden kurulmaya başladı. Yaralar
sarılıyor, evler onarılıyordu. Abdal Deresi'nin -Yeşilırmak'a katılmak üzere- döküldüğü
yamanın başında ahali toplanmaya başladı. Derenin eğimle indiği yamanın dibinde
büyük bir kaya parçası vardı; onun üstünde ise iki insan. Melek ile Ahmet'ti
onlar. El ele tutuşmuş sırtüstü öylece yatıyorlardı. Ahali, sel acısını
unutmuş, onlara yanıyordu. Hüzün yerini gözyaşına bıraktı... Taş, yedi yerinden
yarıldı ve her birinden bir servi boyu su fışkırmaya başladı.
Bu
hazin aşka doğa gözyaşı döküyordu.
Ahali,
şaşkınlığın ardından dualar okumaya başladı. Dualar içten mırıltılara. Yıllardır
can alan sellerle örselenmiş insanların acısını dile getiren dizelere dönüştü.
İşte
rivayet ol rivayet... Derler ve hikaye ederler ki Çarşamba'yı Sel Aldı türküsü
bu acı mırıltılardan doğdu.
Yedi
yerinden su fışkıran kayanın olduğu yerde bir su değirmeni kuruldu. Ve o yöre o
gün bu gündür Değirmenbaşı olarak anıldı. Çınar ağaçlarının gölgelediği ahşap
değirmenin yedi taşı vardı. Yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez
yürümek, sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayıldı. Her Hıdırellez'de
bu yaşandı..1970'lerde değirmenin yıkımına değin bu gelenek sürdü."
"Çarşamba'yı
Sel Aldı türküsünün değişik söylenişleri bulunmakla beraber "Nejat Buhara
tarafından derlenip 1979 yılında TRT repertuarına giren şekliyle türkünün
sözleri şöyle:
Çarşamba’yı sel aldı
Bir yâr sevdim el aldı (Aman Aman)
Keşke sevmez olaydım
Elim koynumda kaldı (Aman Aman)
Oy ne imiş ne imiş (Aman Aman)
Kaderim böyle imiş
Gizli sevda çekmesi (Aman Aman)
Ateşten gömlek imiş
Çarşamba yazıları
Körpedir kuzuları (Aman Aman)
Allah alnıma yazmış
Bu kara yazıları (Aman Aman)
A dağlar ulu dağlar (Aman Aman)
Yârim gurbette ağlar
Yâri güzel olanlar (Aman Aman)
Hem ah çeker hem ağlar
Bir yâr sevdim el aldı (Aman Aman)
Keşke sevmez olaydım
Elim koynumda kaldı (Aman Aman)
Oy ne imiş ne imiş (Aman Aman)
Kaderim böyle imiş
Gizli sevda çekmesi (Aman Aman)
Ateşten gömlek imiş
Çarşamba yazıları
Körpedir kuzuları (Aman Aman)
Allah alnıma yazmış
Bu kara yazıları (Aman Aman)
A dağlar ulu dağlar (Aman Aman)
Yârim gurbette ağlar
Yâri güzel olanlar (Aman Aman)
Hem ah çeker hem ağlar
Yararlanılan Kaynaklar
- Kemalettin Şahin - "Çarşamba Ovası ve Yakın
Çevresinde Sel Afeti (27 Mayıs 2000)", Türk Coğrafyası Dergisi, Sayı:39,
İstanbul, 2002, s.79-95.
- Muhammet Bahadır - "Samsun'da Meydana Gelen 4
Temmuz ve 6 Ağustos 2012 Taşkınlarının Klimatik Analizi", İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Coğrafya Dergisi, Sayı:29,
İstanbul, 2014, s.28-50.
- Halil İbrahim Zeybek - "Samsun İlinde Etkili
Olan Başlıca Doğal Afetler", Samsun Araştırmaları (Editör: Cevdet Yılmaz)
Samsun Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Samsun,
2013, s.417-428.
- Muzaffer Başkaya - "Cumhuriyetin İlk Yıllarında
Çarşamba'da Sıtma Mücadelesi", Çarşamba Araştırmaları (Editör: Cevdet
Yılmaz) Çarşamba Belediyesi Kültür Yayınları, Samsun, 2014, s.85-101.
- Turgut Çeviker - Çarşamba Kitabı I - 1992, İris
Yayınları, İstanbul, 1992.
- Nejat Buhara (Türküyü Derleyen) - TRT Müzik Dairesi
Yayınları, THM Repertuar Sıra No: 204D (Çarşamba'yı Sel Aldı)
Zevkle okudum
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş
YanıtlaSil