Yılın
sonu yaklaşıyor... Yine caddelerde, sokaklarda, televizyon ekranlarında, sosyal
medyada ve benzeri yer ve mekanlarda, yılın sonu için yapılacak etkinlikleri
değil de yılbaşı kutlamaları adı altında yapılacak bazı etkinlikleri veya
mağaza vitrinlerinde değişik süslemeleri göreceğiz gibi. Bazılarımız "la
havle" çekerek geçip gidecek, Müslüman mahallesindeki bu salyangoz
satışına... Bazılarımız ise şimdiden başladı yeni yıl eğlencesi
hazırlıklarına...
Malumdur,
daha ilkokuldan itibaren hepimize öğretilmiştir. 1 Ocak kullanmış olduğumuz
miladî takvimin başlangıcıdır. Esasında ülkemizde 1925'e kadar bu takvim
kullanılmazdı. 1925 tarihine kadar kullanılan iki takvim birden vardı aslında.
Genelde dinî meselelerin düzenlendiği Hicrî takvim ki, Peygamberimizin
Mekke'den Medine'ye olan hicretini milat kabul eden ve ayın hareketlerine göre
düzenlenmiş bir takvim ile yine Peygamberimizin Mekke'den Medine'ye hicretini milat
kabul eden fakat dünyanın güneş etrafındaki dönüşünü esas alan Rumî Takvim. 26 Aralık 1925 tarihinde “Günün 24 Saate Taksimine
Dair Kanun” kabul edilerek güneşin batışının günün sonu oluşu kaldırılarak
günün bitimi Avrupa'da olduğu gibi gece yarısı 24.00'de endekslenmiştir. (O
nedenle hala yaşlılarımız Perşembe gününü Cuma gününe bağlayan geceye Cuma
gecesi derler.) Ayrıca aynı gün yapılan düzenlemeyle miladî takvime (Gregoryan
Takvimi) geçilmiştir. Böylelikle 1926 yılı itibarıyla 1 Ocak yılbaşı olarak
kabul görmeye başlamıştır. Yıllar içerisinde bu takvim halk arasında da
kanıksanmış ve 1 Ocak tarihinin yılın başlangıcı olduğu kabulü toplumun da
kabulü haline gelmiştir.
İlkokuldan itibaren bize öğretilen diğer bir bilgi de
miladî takvimin başlangıcının Hz. İsa'nın doğumu olduğudur. Bu bilgi maalesef
yanlış bir bilgidir. Bilindiği gibi tüm Hıristiyan dünya, kendi inançlarına
göre "Tanrı'nın Oğlu" olan ve kendisi de haliyle Tanrı olan İsa'nın
doğumunu kutlar. Esasında Hıristiyanlar içerisinde de "Tanrı İsa"'nın
doğum tarihi konusunda bir birliktelik yoktur. Bazı Hıristiyan gruplar
"Tanrı İsa"'nın doğumunu 25 Aralık olarak kabul ederken, özellikle
Doğu Kiliselerine mensup bazı Hıristiyan gruplar ise "Tanrı İsa"'nın
doğumunu 6 Ocak olarak kabul ederler. Hıristiyanlar arasında "Doğuş
Bayramı veya Milat Yortusu" gibi bazı isimlendirmelerle de kutlanan, daha
meşhur olan şekliyle "Noel" kutlamaları o nedenle Hıristiyan dünyada
biraz uzun sürmektedir. Bu farkın sebebi esasında "Jülyen Takvimi" ve
"Gregoryan Takvimi" arasında bulunan 11 günlük sapmadır. Yani,
esasında 1 Ocak hiçbir Hıristiyan gruba göre Hz. İsa'nın doğum günü değildir. 1
Ocak Hıristiyan gruplar arasındaki anlaşmazlığı biraz olsun gidermek için iki
takvim arasındaki farkın ortasını bulma çabası gibi görünmektedir.
Gelelim şimdi bizim inancımıza... Hz. İsa'nın doğumuyla
ilgili Kur'an-ı Kerim bir tarih vermekte midir? Tabi ki, Kur'an-ı Kerim'de Hz.
İsa'nın ne zaman doğduğuyla ilgili net bir tarih bulmak mümkün değildir. Fakat Hz.
İsa'nın ne zaman doğduğuna dair Meryem Suresi'nden bazı çıkarımlar yapmak hiçte
zor görünmüyor. Meryem Suresi'nde 22. ayetten itibaren Allah-u Teala şöyle
buyuruyor.
22. Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla
(karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.
23. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti. "Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"
23. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti. "Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"
24. Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi:
"Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir."
25. "Hurma dalını kendine doğru silkele ki,
üzerine taze, olgun hurma dökülsün."
26. "Ye, iç. Gözün aydın olsun!"
26. "Ye, iç. Gözün aydın olsun!"
25.
ayette açık şekilde görüldüğü gibi yeni doğum yapmış olan Hz. Meryem'den hurma
ağacının dalını silkelemesi isteniyor ve böylece de üzerine doğru dökülen taze
hurmaları yemesi emrediliyor. Hz. İsa'nın doğum zamanını saptama adına burada
sorulması gereken soru şu: "Hurma ağacı ne zaman meyve verir?" Hurma
ağacının sıcak iklimi sevdiği ve sıcak aylarda meyve verdiği herkesin
malumudur. Hz. İsa'nın doğmuş olduğu Filistin bölgesi de iklim koşulları
itibarıyla Akdeniz ikliminin hakim olduğu bir yerdir. Kış ayları Akdeniz
ikliminde her ne kadar ılıman geçse dahi hurmanın meyve vermesini sağlayacak
kadar sıcaklık yeterli değildir. O halde Hz. İsa'nın doğumu kış ayı
olmamalıdır. Yani Hz. İsa'nın kış mevsiminin ortasında yani 1 Ocak tarihinde
doğduğu genel kabulü ayete göre hayli şüphelidir.
Gelelim şimdi de Hıristiyanlar arasındaki Noel kutlamalarına...
Hıristiyanlar arasında Noel kutlamalarında artık hindi kesme, ren geyiklerinin
çektiği kızağıyla gelip Antalya'lı! Noel Baba (Aziz Nikola) tarafından
getirilmesi beklenen hediyeler ve çam ağacı süsleme gibi bazı uygulamalar dinî
bir ritüele dönüşmüş durumda. Çam ağacı süslemeyle ilgili adetin Hıristiyanlık
öncesi Paganist (Putperest) inançlara ait olduğu ise artık sır değil. Ayrıca bu
kutlamalar sırasında yapılan harcamalar, israf ve insanların eğlence adı
altında sergiledikleri bazı olumsuz davranışlar, bu kutlamaların Hıristiyan
dünyasında da bir daha gözden geçirilmesi gerektiği hakikatini ortaya koymakta.
Peki, ülkemizdeki durum ne? Ülkemizde de yılbaşı
eğlencesi adı altında Hıristiyanların Noel kutlamalarında yaptıkları ritüellerin
büyük bir çoğunluğu kendini Müslüman olarak vasıflandıran halkımızın bir kısmı
tarafından da uygulanmakta. Birçok mağaza ve alışveriş merkezinde yılbaşı için
özel süslemeleri görmek mümkün olduğu gibi aynı zamanda kırmızı elbiseler
içinde takma sakalıyla "hoh hoh hooo" diye naralar atarak ortalıkta
dolaşanları maalesef artık ülkemizde de görmek mümkün. Ayrıca Roma
İmparatorluğunun Hıristiyanlık öncesi Paganist (Putperest) inançlarında
ölümsüzlüğün sembolü olarak gördükleri çam ağacı figürünü değişik süslerle
cazip hale getirme telaşı hepimizin malumu artık. Yine özellikle yılbaşı
gecesinde hindi yemeyi maharet bilme de diğer bir taklitçilik örneği.
"Peki, ne olur bu gecede Hıristiyanlar gibi
eğlenceler tertip etsek, hindi kesip yesek, Noel Baba kıyafetleri içerisinde
dolaşıp, çam ağaçları süslesek? Dinden mi çıkarız yani?" diyenlere de
Peygamberimiz yüzyıllar evvelinden cevap veriyor aslında: "Kim bir
topluluğa benzerse, o onlardandır. (Ebu Davut, 4031)"
Vesselam...
yılbaşı noel ....gibi uygulamalar birilerine benzemek birilerinden ilham almak için değil,bizatihi insanın içinden çıkamadığı egolarından tatminsizlikten kendisi için takdir edilen yaşam biçimini beğenmemekten kaynaklanıyor.
YanıtlaSilbu hz.adem babanın çocuklarından kabil'in kendisine eş olarak seçilen kızı kabullenmeyip kardeşi için helal olan kıza talip olmasıyla başlamıştır.günümüze kadar da gelmiştir.günümüzdeki mevlidler,7 sinde 40 ında 52 sinde mevlid okumalar,kuran okumalar da aynı mecrada değerlendirilir.