Hızla
gelişen ve değişen dünyada birçok elektronik alet hayatımıza çok hızlı bir
giriş yaptı. Radyolardı ilk göz ağrıları insanları, sonrasında televizyon
geldi, bilgisayarlar, tabletler, akıllı telefonlar derken teknolojik üs haline geldi
her ev, her birey.
Gelişiyle
en çok heyecan uyandıranlardandı televizyon. Herkesin alamadığı ve alanların da
evlerinin konu komşuyla dolup taştığı tek kanalın olduğu zamanlarda masumca
hayaller de kurdurdu belki insanlara televizyon. Ama ya şimdi? Şimdi yüzlerce
kanal var televizyonlarda. Karasal yayında her ne kadar kanal sayısı az olsa da
uydu yayınları, dijital platformlar ve kablolu yayınlarla belki binleri buluyor
kanallar. Her birinin kendine has bir izleyici kitlesi var muhakkak ki, ayakta
kalabiliyorlar.
Tek kanalın
olduğu dönemde şüphesiz denetimi de daha kolaydı televizyonun. Ama ya şimdi? Bu
kadar yayın organının denetimi tabi ki kolay değil. Televizyonlar izlenme
oranlarını artırma ve daha çok para kazanma adına her türlü yayını yapabiliyorlar.
Toplum için eğitici ve öğretici programların yanında toplumun en temel
dinamiklerini dahi dinamitleyici yayınlar da az değil. Aile kurumunu hedef alan,
toplumun dinî ve kültürel değerlerini hiçe sayan, özgürlük adı altında her
türlü olumsuzluğun reklamının da yapıldığı televizyon, aynı zamanda çıplaklık
kültürünü de topluma aşılıyor. Diğer bir yönüyle de televizyonlar, ticaretin ve
dolandırıcılığın da yeni mekanları. Birbirinden farklı birçok ürünün
pazarlandığı ekranlarda aynı zamanda değişik yöntemlerle insanlar da
dolandırabiliyorlar. Bunun yanında televizyonlar, propaganda aracı olarak da
kullanılıyor. Özel olarak kurulmuş veya kurdurulmuş bazı kanallar sadece kendi
partisinin, kendi ideolojisinin, kendi yandaşının, kendi inancının veya kendi
hizbinin ve hatta sempatizanı oldukları terör örgütlerinin dahi reklamını yapma
peşindeler. Aleni bir şekilde PKK reklamı yapan veya misyonerlik faaliyetleri
yürüten kanal dahi bulmak mümkün TÜRKSAT uydusu kanallarında. Bazen akla şu soru
gelmiyor değil. Bir izleyen olarak bunları ben anlayabiliyorum da acaba RTÜK
anlayamıyor mu?
Televizyonlarda
dinî anlamda kendi reklamını yapanlar da yok değil tabi ki. Kendinin peygamber
olduğunu zanneden kişilerin reklamını sürekli yapan kanallar mı ararsın,
kendinin mehdi olduğunu söylemeyen ama bütün işaretlerin kendinde yoğunlaştığı
iddia edenlerin sürekli reklamının yapıldığı kanallar mı? Değişik tarihlerde ve
değişik yerlerde yapmış olduğu sohbet veya vaazları tekrar tekrar yayınlatanlar
mı yoksa her ettiği duanın kabul olduğuna çevresindekileri inandıran ve arayan
kişilere yarım yamalak Arapçasıyla salavat dahi getirmekten aciz güya dua
edenler mi? Tabi ki bunu yanında din simsarları, dinî argümanları kullanarak
satış yapmaya çalışanlar da var. Güya dinî kıyafetler içerisinde sırf pazarlama
yapabilmek için çörek otu yağının neredeyse jet yakıtı mesabesinde değerli gibi
pazarlandığı kanallardan tutun da her derde deva şifreli dualar ve tılsımların
pazarlandığı kanallar mı?
Geçenlerde
bir kanalda şunu dahi gördüm. Sakallı, sarıklı, cüppeli bir şahıs bir masada
oturuyor. Önünde bir Kur'an-ı Kerim, kalem ve kağıt var sadece. Ekranın altında
yazan telefon numaralarından insanlar programı arıyor ve yapacağı her hangi bir
işin hayır mı yoksa şer mi olduğunu ekrandaki kişiye soruyor. Kendini hoca diye
vasıflandıran ilgili kişide arayan kişinin annesinin adını soruyor. Anne adı
söylendikten sonra kişi Kur'an-ı Kerim'den herhangi bir yeri açıyor ve falanca
sure diyerek surenin ismini söylüyor. O sırada beş on saniyelik kısa bir müzik
sesi giriyor ve kişi ekranda o sırada kalem ve kağıtla bazı hesaplamalar
yapıyor gibi görünüyor. Daha sonra arayan kişiye yapacağı işin hayırlı veya
hayırsız olduğunu söyleyerek yap veya yapma diyor. Gaybı sadece Allah'ın
bilebileceği defalarca kez Kur'an-ı Kerim'de yer alıyorken bunu yapan nasıl
hoca, buna inanan nasıl Müslüman? İskambil kağıtlarıyla fal açar gibi adam
Kur'an'dan resmen fal bakıyor. Ve falın her türlüsü de dinimizce haram olduğu
beyan edildiği halde.
RTÜK bir
denetleme mekanizması olarak bu tür yayınları denetlemelidir. Bunun yanında
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'na bağlı bir kuruluş olan TÜRKSAT
bu tür yayınlara izin vermemelidir. Biz vatandaşlar olarak da muhakkak
rahatsızlık duyduğumuz yayınlar hakkında RTÜK şikayet hattı olan 4441178 nolu
telefonu arayarak rahatsızlığımızı dile getirmeliyiz. Eğer rahatsızlığımızı
ilgili mercilere yapacağımız başvurularla dile getirmiyorsak o halde televizyon
yayınlarından yakınma hakkını da kendimizde görmemeliyiz.
Vesselam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder