Türkiye onu Suriye’de kaçırılışıyla tanıdı. Bir müddet
herkes kameraman arkadaşıyla beraber sınırdan geçerek program yapmak için
Suriye’ye giden ve orada kaçırılan gazeteciden gelecek mutlu bir haberi can
kulağıyla bekledi. Onu anlatan değişik sözler söylendi, birçok şey yazıldı o
süreçte… “Uzaklara gidebilen insanlığın vicdanı” diye tanımladı kimileri onu.
Kimileri ise sadece çılgın bir gazeteci olarak düşündü. O ise doğru bildiği
yolda yürümekten çekinmedi; Felluce’de, Gazze’de, Lübnan’da, Mavi Marmara’da
olduğu gibi yine masum ve tedirgin gözlerle hayatı anlamlandırmaya çalışan
çocukların yanında olmak istedi. “Çocukların öldürüldüğü bir dünyada yaşamasam
da olur.” diye yazmıştı sosyal paylaşım sitesindeki hesabına son not olarak. Bu
yiğit adam Âdem ÖZKÖSE…
Bizim ise “ÂdemAbi”miz… İmam – Hatip Lisesi yıllarımdan
aklımda kalan, bizleri etkileyen en önemli kişilerden… Bir yıl aynı sınıfta
okuduğum, aynı sıraları paylaştığım; hafız olması nedeniyle okula geç
başladığından yaş itibarıyla da bizden büyük olan ve herkesin “abi” diye
seslendiği, bizlere gerçekten abilik de yapan, kitleleri peşinden
sürükleyebilen, liderlik ruhunu soluklayabilmiş biri… Ümmetin derdini kendine
dert edinmiş ve her daim İslam için Müslümanlar için çabalayan, uğraşan didinen
biri Âdem ÖZKÖSE…
“28 Şubat”ın o hızlı ve sıkıntılı dönemlerinde haksızlığa
karşı gür seda ile bağırabilenlerden… Başörtüsü eylemlerinde cop yiyen, o
dönemde uygulanan tüm adaletsizliklere karşı başkaldırabilenlerden… İnandığı
dava ve idealler uğruna mücadele edebilen, rahatından ümmet için, İslam için fedakârlık
yapabilenlerden… O dönemde savaş ve gözyaşının olduğu Bosna için, Çeçenya için
“ne yapabiliriz”in derdinde olanlardan. Aynı zamanda üniversite sınavına dahi
nezarethanede, polis kontrolünde girebilecek kadar dava adamı, ayrıca inandığı
idealler ve hedefler uğruna hayata demir parmaklıklar ardından bakmayı göze
alabilecek kadar da ideallerinin adamı…
Hiçbir zaman onun gibi olamadık. Belki delilik geldi
bazen bize yaptıkları, bazen de gözükaralık… Ama o her daim doğru bildiğini
korkmadan yaptı. Belki bu bilinç ve idealler genlerinde vardı. Dedesi
Çarşamba’da birçok hayırlı işe imza atmış, birçok kişinin yetişmesine vesile
olmuş, yüzlerce hafızın yetiştiği İhsaniye Kur’an Kursu’nun inşasında büyük
emeği olan, Çarşamba’da dernek ve vakıfçılık faaliyetlerine öncülük etmiş
meşhur Muzaffer Hoca… Babası ve amcası halen Çarşamba’nın en önde gelen
hafızlarından ve din adamlarından. Böyle bir ailede, böyle bir ortamda büyüyen
bir çocuğun bunları düşünebilmesi, ideallerinin büyük olması normal belki de…
En büyük ideali tüm ümmeti bir araya getirmek olan Âdem
ÖZKÖSE, yıllardır bir araya getirmeyi düşlediği ümmet coğrafyasını geziyor.
Bayram münasebetiyle bir araya geldiğimizde 45 İslam ülkesini gezdiğini ve
oralardaki izlenimlerini, Ortadoğu’ya dair düşüncelerini büyük bir heyecanla
anlatıyordu. Tüm İslam âleminin gözlerimizin içine baktığından, Osmanlı’nın
gezdiği coğrafyalardaki o yıkılması güç mirasından bahsediyordu. Tam bir
“ümmetçi” diyebileceğim Âdem ÖZKÖSE, TRT Türk’te yayınlanacak “Yeni Rota” simli
yeni programını da müjdesini veriyordu. Her daim hayalini kurduğu o
coğrafyaları gezme bahtiyarlığını yaşayan dinamik, aksiyoner, dava adamı
abimizi hürmetle selamlıyorum. Yolun açık olsun “Âdem Abi…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder