“Ağlarım, ağlatamam;
hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!”
27 Aralık
“İstiklal Şairi”miz Mehmet Akif Ersoy’un ölüm yıldönümüydü. Ölümünün 75. yıldönümünde,
2011 yılının Mehmet Akif Ersoy yılı ilan edilmesi sebebiyle Türkiye’nin çeşitli
yerlerinde Mehmet Akif’i anmak ve anlamak adına çeşitli organizasyonlar
düzenlendi. 27 Aralık akşamı Samsun Büyük Cami’de, Canik Mehmet Akif Ersoy Anadolu
İmam-Hatip Lisesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği’nin organizasyonu ve İl Müftüsü Hayrettin Öztürk’ün de katılımıyla
Mehmet Akif için mevlid ve Kur’an-ı Kerim okundu ve dua edildi. Yıl içerisinde
de gerek Samsun ili genelinde gerekse tüm Türkiye’de çeşitli programlar yapıldı;
hayatıyla ilgili çok şeyler anlatıldı, yazıldı, çizildi çeşitli vesilelerle.
Ama kaç kişi “Acaba Mehmet Akif nasıl yetişti?” veya “Mehmet Akifler nasıl
yetişir?” diye düşündü? Yazımızda Mehmet Akif’in yetişme ortamından kısaca
bahsetmeye çalışacağız.
Mehmet Akif
1873 senesinde Fatih Medresesi müderrislerinden (öğretmen) Arnavut asıllı
İpekli Tahir Efendi ile Buhara asıllı Emine Şerife Hanım’ın izdivacından
dünyaya geldi. Mehmet Akif’in
anne ve babası çok âbid (ibadete düşkün) ve zâhid (zühd sahibi) kimselerdi. Mehmet Akif kendi ifadesiyle şahsiyet ve
karakterinin oluşumunda en önemli yeri “Kur’an’lı Ev”in tuttuğunu söyler. Mehmet
Akif kendi deyimiyle “ibadetin zevkini tatmış” bir ailede yaşamıştı. Mehmet
Akif’in annesi Emine Şerife Hanım çok Kur’an-ı Kerim okuyan bir kadındı. Mehmet
Akif küçüklüğünden itibaren annesinin naif sesiyle okuduğu Kur’an-ı Kerim’in
musikisiyle büyüdü. Mehmet Akif’in şahsiyet ve kişiliğinin oluşumunda önemli
olan o “Kur’an’lı Ev” Mehmet Akif’i ilerde Kur’an-ı Kerim’i okumaya,
ezberlemeye ve hatta Kur’an-ı Kerim’i Türkçeye tercüme etmeye kadar yöneltti. Belki
daha da önemlisi o “Kur’an’lı Ev” Mehmet Akif’in sanatında, şiirinde,
şahsiyetinin oluşumunda en önemli unsur oldu. Mehmet Akif, yirmi yaşını aştığı
halde ezberleyerek “hafız”ı olduğu Kur’an-ı Kerim’i iliklerine kadar hazmedecek
ve henüz genç yaşında neşrettiği ilk şiirinin adını “Kur’an’a Hitap” koyacaktı.
Mehmet
Akif’in kişiliğinin oluşumunda ve gençlik yıllarının o kanı deliliğinde onu
koruyacak meşgale ise spordu. Mehmet Akif çok iyi bir yüzücü ve güreşçiydi.
“Kıyıcı Osman” adında bir pehlivandan güreş dersleri alan Mehmet Akif
mahallede, mektepte, hatta çevre köy ve kasabalarda yapılan güreş
müsabakalarında güreş tutmuştur. “İçki bilmez” ve “fuhuş bilmez” diye
tanımladığı pehlivanlar ve güreş sayesinde Mehmet Akif gençlik yıllarının
yanlışa düşürebilecek hoppalıklarından uzak kalabilmiştir.
Mehmet
Akif’in şahsiyet oluşumundaki en önemli kurumlardan biri muhakkak ki, dört
yaşından beri yollarını aşındırdığı mekteplerdir. Mahalle mektebi, ilk mektep,
Fatih Merkez Rüştiyesi (ortaokul) ve Mülkiyenin İdadi (lise) kısımlarını
bitiren Mehmet Akif aynı zamanda babasından Arapça, Fıkıh, Tefsir vb. dini
ilimleri okumuş; Esad Dede’den de Farsça dersleri okumuştur. Mehmet Akif henüz
14 yaşında iken babası vefat eder ve ardından da evleri yanar. Evin geçim derdi
de omuzlarına binen Mehmet Akif çeşitli zorluklar içerisinde Baytar Mektebinden
mezun olur. Bu yıllarda Mehmet Akif hayatın zorluk ve meşakkatlerini yakinen
müşahede etmiş olur. Baytar Mektebinde okuduğu sıralarda ünlü bilim adamı
Pasteur’ün (Pastör) öğrencisi olmuş Rıfat Hüsamettin Paşa’dan dersler alan
Mehmet Akif, hocasının sayesinde tabiat, deney, gözlem ve realist bakış açısıyla
tanışır. Burada öğrendiği müspet ilimlerinde etkisiyle Mehmet Akif hayatı
boyunca hurafeden uzak durur ve burada öğrendiklerini hem hayatına hem de
sanatına tatbik eder.
Milletinin
derdini dert edinmiş, sıkıntısını ta yüreğinin derinliklerinde hissetmiş bir
gönül adamıdır Mehmet Akif. Yüreğinden, zihninden sızan zerreleri sanatına
yansıtmış; doğru bildiği şeyleri korkusuzca ve pervasızca her zaman ve her
yerde haykırabilmiş bir adamdır. İlkeli, disiplinli bir hayat yaşamış her daim.
Kırılmış belki ama hiçbir zaman eğilmemiş. Vefa onda bulmuş manasını. Sözünde
durmayı sözünün eri olmayı namus addetmiş. Sırtında giyecek paltosu dahi
yokken, İstiklal Marşı yazımından verilecek parayı reddedecek kadar yüksek
gönüllü bir şahsiyettir Mehmet Akif. Yeri gelmiş milletinin meclisinde, yeri
gelmiş vaiz kürsüsünde menfaatini gözetmiş aziz bildiği milletinin. Ve her
zaman halktan biri olmuş, halk adamı olmuş Mehmet Akif.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder