Modernite insanları başkalaştırıyor.
O denli başkalaştırıyor ki, insanoğlu zaman zaman kendini dahi tanıyamaz hale
geliyor. Yüzyıllardan beri tüm insanlığın el birliğiyle oluşturduğu kültürel
birikim modern insan tarafından bir çırpıda bir kenara itilebiliyor.
Makineleşmenin ve teknolojinin de etkisiyle modern toplumlarda insanlar
yalnızlaşıyor ve kendi içine kapanıyor. İnsanlara çeşitli kanallarla sürekli
mutlu olma yolları öğretilmeye çalışılıyor. “Şunu yap mutlu ol”, “Şunu yapma
mutsuz olursun” gibi söylemlerle insandan mutluluğu putlaştırması isteniyor.
Herkes mutlu olmak için yaşıyor veya kendini mutlu etmeye çalışıyor. Bazen de
polyannacılık oynayarak kendini mutlu zannediyor. Her şeye pozitif bakmak, pozitif
düşünmek moda ne de olsa.
Yüzyıllardır el birliğiyle
oluşturulan değerler dedik. Bu yazıda insanların giyim kuşamları özelinde
kokuşmaya yüz tutmuş ahlakî değerlerden bahsetmeye çalışacağız.
Çıplaklık kültürü mü? Kültürel
çıplaklık mı?
Belki çıplaklığa kültür demek de
yanlış olacak. Çünkü kültür belli uğraşlar çabalar sonucu insanlar tarafından
oluşturulan ve nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelen yaşanmışlıklar
bütünü. Çıplaklık ise hiçbir çabaya, aklî uygulama veya düşünmeye gerek duyulmadan
sadece üzerindekileri çıkarmak gibi çok küçük bir hareketin sonucu.
İnsanlar da haya duygusu giderek
azalıyor sanki. Oysa ki; “Hayâ imandan bir şubedir.”(Buhari, İman, 3) buyuruyor
peygamber efendimiz. Kimliğinde İslam yazan biz, Necip Fazıl merhumun tabiriyle
marka Müslümanları da gözümüzün önündeki bu hayâsızlıklara sesimizi
çıkarmıyoruz, çıkaramıyoruz. Sokaklardan günah akıyor. Maalesef özellikle de
moda adı altında soyunmaya zorlanan geleceğin nesillerini yetiştirecek olan
kadınlarımız. Televizyon dizilerinde dahi başı örtülü, uzun etekli, ismi Ayşe,
Fatma olan kadınlar hizmetçi veya temizlikçi rollerine layık görülürken; kısa
etekli, dar pantolonlu, yakası açık kolsuz kıyafetleri giyen kadınlar da iş
kadını, patron, evin hanımı, memur gibi rollerde oynattırılıyor. En son hangi
televizyon dizisinde başı örtülü bir bayanın önemli bir rolde oynadığını
gördük?
Özellikle genç nesillere modanın
tahakkümüyle sistematik duyarsızlaştırma uygulanıyor yıllardır. Modern insanın
nasıl olması gerektiğini, nasıl giyinmesi gerektiğini, nasıl davranması
gerektiğini, nasıl konuşması gerektiğini hep televizyon dizilerinden, magazin
programların öğreniyor gençler. Küresel sermaye her yıl değişik giysileri,
değişik renkleri moda diye insanlara lanse ederek her yıl onların tekrar tekrar
kıyafetler almalarını istiyor. Birçok insan aldığı kıyafeti bir kez dahi
giymeden çöpe atıyor. Çarşı Pazar sürekli alışveriş yapan insanlarla dolu.
Maalesef bu tuzağa en çok düşenler de kadınlar. Belki beğenilme duygusu
kadınlar da daha fazla olduğu için, genelde kadın sömürülüyor küresel güçlerce.
Ve moda adı altında sürekli giyinmek
yerine soyunuyoruz. Yeni yetişen çocuklar cinselliği çok erken yaşta
öğreniyorlar artık. Birçok sonradan görmeleri veya algılamaları gereken şeyi
erkenden gören ve öğrenen genç nesiller ileride maalesef sapıklığa varan
olumsuzluklara sebep olabiliyorlar.
Tarihin hiçbir dönemi çıplaklığın
günümüzdeki arttığı kadarıyla olduğu bir zaman diliminden bahsetmez. İnsanlar
tarih boyunca hep vücutlarını ve başlarını çeşitli örtülerle örtmüşlerdir.
Sadece günümüz modern toplumları insanlara hem başlarını hem de vücutlarının açılması
gerektiği emrini veriyor. Erkeler de dahil olmak üzere tarihin çoğu döneminde
tüm insanlar başlarını örtmüşler. Çok eskiye bile giymeye gerek yok, 200 – 300
yıl öncesinde bile başların dahi sürekli kapalı olduğunu görürsünüz. Müslüman
başına sarık sarmış, takke takmış; Çin’li kafasına o ilginç şapkasını takmış,
Yahudi başına kippasını takmış, İspanyol başına geniş fötr şapkasını takmış vs.
Ama başını hep kapatmış. Rahibelerin dahi vücutlarının ve bedenlerinin
tamamının kapalı olması bir tesadüf mü?
İnanın tesadüf değil. Sokakları gördükçe
kıyametin daha da yaklaştığını düşünüyorum. Çünkü kıyametin alametlerinden biri
de zinanın çoğalması. (Buhari, İlim, 72) Bilindiği gibi zina sadece cinsel
birliktelik demek değil. Gözün de, kulağın da, elin de, diğer vücut azalarının
da zinası var. Bu erbabınca malumdur. Vesselam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder