Ramazan ayını idrak ettiğimiz şu
günlerde genel itibarla yazılarımızı Ramazan ayı denince ilk akla gelen ibadet
oruca ayırdık. Bu yazımızda genelde Müslümanların mali yılbaşı gibi gördükleri
Ramazan ayına özellikle denk getirdikleri başka bir ibadetten daha
bahsedeceğiz: Zekat.
Zekat Kur’an-ı Kerim ve sünnet ile
farziyeti sabit bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette zekatın
verilmesi gerektiğinden bahseder. Örneğin; Bakara suresi, 43, 83, 277. ayetler;
Nisa suresi, 162. ayet; Maide suresi, 12. ayet; Araf suresi, 156; Meryem
suresi, 31. ayet gibi. Bu listeyi daha da devam ettirmek mümkün.
Zekat ibadeti bilindiği gibi malî
bir ibadettir. Dince zengin sayılan kişilerin mallarının veya paralarının belli
bir kısmını fakirlere, güçsüzlere vermesi anlamına gelen zekat ibadeti,
toplumsal yardımlaşma ve dayanışmayı ayakta tutan, fakiri, fukarayı, garibanı,
muhtacı koruyup kollamayı emreden bir ibadettir. Zengin olan kişilerin verdiği
zekatı, kişilerin “malım azalıyor.” olarak görmemeleri gerekmektedir.
Matematiksel olarak malınız azalmış gibi görünse dahi zekat malın bereketini
artırıcı bir ibadettir. Ayrıca zengin olan kişinin malının bir kısmında fakir
olanın da hakkı vardır. Nitekim Allah-u Teala, Zariyat suresinin 19. ayetinde “ …ve mallarında muhtaç ve mahrumların hakkı
vardı.”, Mearic suresinin 22-25. ayetlerinde “Bunlar sahip oldukları mallarda muhtaç ve mahrumun belli bir hakkı
olduğunu unutmazlar.” buyurmaktadır. Ayet-i kerimelerden de açık şekilde
anlaşıldığı gibi zekat verecek, zengin olan kişinin malında fakir olanın,
mahrum olanın da bir hakkı var. Hiç kimse “Ben çalıştım da kazandım; o da
çalışsaymış, onun da malı mülkü olsaymış, ne hakkıymış o?” diyemez. Konuyla
ilgili Allah’ın hükmü bellidir ve kesindir. Zekat müessesesi, zenginin borcunu
ödemesi, fakirin de hakkını alması şeklinde algılanmalıdır. Bu alışveriş
sırasında kesinlikle gönülsüz davranma, başa kakma, küçümseme gibi davranışlar
içinde olunmaması gerekmektedir.
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayında
tuttuğumuz oruçlar, yıl boyunca kıldığımız namazlar, genel itibarla kişiyi
ilgilendiren ibadetlerdir denebilir. Yani namazını kılmayan kişinin veya
orucunu tutmayan kişinin yanındakine direk bir olumsuz etkisi olmaz. Zekât
ibadeti ise hem ferdî yönü olan hem de toplumsal yönü olan bir ibadettir. Zekat
ibadeti kişiyi ferdî cimrilikten, eli sıkılıktan, bencillikten kurtardığı gibi toplumsal
olarak da mali dengelenmeyi, dayanışmayı, yardımlaşmayı artıran bir ibadettir.
Yani zekat bu yönüyle “toplumsal bir ibadettir.”
Fıkhî açıdan değerlendirildiğinde
ise; zekat, Müslüman, hür, akıllı, bâliğ (buluğ çağına girmiş), nisab miktarı
(tabii ihtiyaçlardan fazla artırıcı bir mala sahip olan ve bu sahiplik
üzerinden 1 (bir) hicrî yıl geçmiş olan) mala sahip olan her kişiye farzdır. Nisap
miktarı dinimizce 595 gram
gümüş, 85 gram
altın veya karşılığı para olarak kabul edilmiştir. Bu farzın dinin kurallarına
uygun olarak yapılabilmesi için de ehline yani zekat almaya müstahak kişilere
ve zekat niyetiyle verilmesi gerekir.
Şimdi gelelim zekatın hangi
mallardan ve ne kadar verileceğine;
Altın, gümüş, nakit para ve menkul
değerler ile ticaret mallarından 40’ta 1 oranında yani %2.5 oranında zekat
verilir.
Koyun ve keçiden 1-39 koyun arası
verilmez. 40-120 arası 1 koyun, 121-200 arası 2 koyun, 200-399 arası 3 koyun,
400-500 arası 4 koyun şeklinde verilir.
Sığır veya manda cinsi hayvanlardan;
1-29 arası zekat düşmez. 30-40 arası 2 yaşında bir 1 buzağı, 40-60 arası 3
yaşında bir dana verilir. 60 sığır olunca 1’er yaşını bitirmiş iki buzağı
verilir. 60 adet sığırdan yukarısı içinde her 30 sığıra 1 buzağı veya her 40
sığıra bir dana verilir.
Toprak ürünlerindense zekat; eğer
tarla herhangi bir sulama yapmadan ürün veriyorsa 10’da 1 yani %10, sulama
yapmayı gerektiriyorsa 20’de 1 yani %5 oranında zekat verilmelidir. Zekat
verilmesi gereken bütün mallarda, malın üzerinden 1 yıl geçmesi şartı
aranmaktaydı. Fakat toprak mahsullerinden verilen zekatta malın üzerinden 1 yıl
geçme şartı aranmamaktadır. Yani mahsulünü elde eden kişinin elde ettiği mal
üzerinden zekatını hemen o yıl vermesi gerekmektedir. Toprak mahsullerinden
verilen zekat halk arasında “öşür” diye de bilinmektedir.
Zekatın kimlere verileceği bahsine gelirsek;
kısaca şöyle aktarmaya çalışalım. Fakirler ve miskinler, zekat memurları –ki
günümüzde yoktur-, müellefe-i kulûb (kalbi İslam’a ısındırılacak olanlar),
özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolunda çalışan, gayret eden,
Allah’ın adını tüm insanlığa yaymaya çalışan kişi veya kurumlar ve yola çıkan
fakat yolda kalmışlara zekat verilebilir.
Peki zekat kimlere verilmez? Bir
kişi usul(anası, babası, dedesi) ve furuuna (çocukları ve torunları) zekat
veremez. Müslüman olmayanlara, zenginlere ve peygamber efendimizin yakınlarına
zekat verilmez.
Zekat konusunu kısaca bir özetlemeye
çalıştık. Yazımızı bitirirken bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Televizyonlardan, gazetelerden takip ettiğimiz kadarıyla şu an Afrika’da çok
büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. İnsanlar açlıktan ölüyorlar. Bizim “Yok
acılı olmuş, yok tuzlu olmuş, yok yine mi bu yemek?” dediğimiz yemekler için
neredeyse insanlar birbirini boğazlayacak oralarda. İdrak etmeye çalıştığımız
şu mübarek günlerde açlığın ve susuzluğun ne demek olduğunu tuttuğumuz
oruçlarla nisbeten daha iyi anlıyoruz. Bizim akşam iftar olunca yeme, içme
ümidimiz olduğu halde ikindiden sonra zorlanıyoruz, tahammül edemiyoruz açlığa,
susuzluğa. Ya Afrika’dakiler. Onların ümitleri de biz olalım. Şu mübarek günlerde
vereceğimiz zekat, fitre (fıtır sadakası) veya sadakalarımızı Afrika’ya
ulaştıralım. “Bizim fakirimiz yok mu kardeşim?” diyenleri duyar gibiyim. “Evet,
var bizim fakirimiz var. Fakat elhamdülillah açlıktan ölenimiz yok.” Diyanet
İşleri Başkanlığı’nın, Başbakanlık’ın, Kızılay’ın, çeşitli dernek ve sivil
toplum kuruluşlarının cep telefonu mesajları, banka hesap numaraları veya
internet yoluyla kredi kartıyla online bağış imkanları mümkün. Az da olsa
yardımları esirgememek lazım.
Not:
Yazımızda Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayınlanmış iki ciltlik ilmihalin
ilk cildi olan “İlmihal I İman ve İbadetler” adlı eserdeki Prof. Dr. Mehmet
ERKAL tarafından yazılmış “Zekat” başlığından istifade edilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder