“Andolsun,
size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki; sizin sıkıntıya düşmeniz
ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve
merhametlidir.”
(Tevbe Suresi, 128. ayet)
Geçtiğimiz günlerde, peygamber
efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (SAV) doğumlarının sene-i devriyelerini
kutladık. Peygamber efendimiz sadece Müslümanların değil, tüm insanların örnek
alması gereken bir hayat yaşamıştı. Peygamberimiz yaptığı eylem ve davranışlarıyla
tüm insanlığa en büyük örnektir. O’nun sünnetine ittibaya, tüm insanlığın
günümüzde öncesinden daha çok ihtiyacı var.
Diyanet İşleri Başkanlığı,
geçtiğimiz yılı “Hz. Peygamber ve Merhamet Yılı” olarak ilan etmiş ve bu konu
çerçevesinde çeşitli faaliyetlere imza atmıştı. Günümüzde, en önemli örneğimiz,
peygamberimizin – tüm yönleriyle örnekliğine ihtiyacımız olduğu gibi –
merhametinin de örnek alınmasına ihtiyacımız var. Allah-u Teâlâ da Kur’an-ı
Kerim’de “Habibim! Biz seni âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik. (Enbiya
Suresi, 107. ayet) buyurarak; peygamberimizin merhametinin örnekliğe layık yegâne
numune olduğunu ilan etmektedir.
Günümüzde, duyduğumuz pek çok
hadisede, özellikle de üçüncü sayfa haberleri diye tabir olunan haberlerde,
insanların birbirlerine karşı uyguladıkları vahşiliklerin en önemli sebebi
merhametsizlik olsa gerek. Hayvanların dahi kendi yavrularına yapmayacakları
zulüm ve işkencelerin, insanoğlu tarafından kendi yavrusuna yapılabiliyor
oluşu; belki de merhametsizliğin zirvesidir. Hâlbuki bizim ecdadımız hayvanları
dahi merhametinden uzakta tutmamış; kuşlar için kuş evleri yaptırmış camilerin
dış duvarlarına. Göçmen kuşların göç yollarında sakatlanma risklerine karşı,
yolları üzerine hayvan hastaneleri kurmuş; vahşi hayvanların kışın aç
kalmamaları için dağ tepelerine yiyecekler bırakmış. Hayvanlara, bitkilere dahi
merhametini esirgemeyen bir ecdadın torunları nasıl bu kadar
merhametsizleşebildi?
Belki de bu sorunun, ilk akla gelen
ve en mantıklı cevabı, maneviyattan uzaklaşma, Allah’ın emirlerini kulak ardı
etme, Hz. Peygamberin örnekliğini bir kenara bırakma. Girişte verdiğimiz ayet-i
kerimede, peygamberimize mü’minlerin bir sıkıntılarının oluşunun ağır
geldiğinden bahsediliyor. Yani ümmetinin derdiyle dertleniyordu peygamberimiz.
Yani ümmetinin sorunlarına, sıkıntılarına çözüm bulan, hayatın tam da ortasında
duran bir peygamberdi, Peygamberimiz. Peygamberimiz hayatın o kadar içindeydi
ki; her yönüyle insanlara en iyi örnekti. Günümüzün problemlerini aşma
noktasında da peygamberimizin sünneti, bizim için en iyi örnek olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder