2 Eylül 2015 Çarşamba

Hz. Peygamberin Örnekliği ve Merhamet Eğitimi


“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki; sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe Suresi, 128. ayet)
            Geçtiğimiz günlerde, peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (SAV) doğumlarının sene-i devriyelerini kutladık. Peygamber efendimiz sadece Müslümanların değil, tüm insanların örnek alması gereken bir hayat yaşamıştı. Peygamberimiz yaptığı eylem ve davranışlarıyla tüm insanlığa en büyük örnektir. O’nun sünnetine ittibaya, tüm insanlığın günümüzde öncesinden daha çok ihtiyacı var.
            Diyanet İşleri Başkanlığı, geçtiğimiz yılı “Hz. Peygamber ve Merhamet Yılı” olarak ilan etmiş ve bu konu çerçevesinde çeşitli faaliyetlere imza atmıştı. Günümüzde, en önemli örneğimiz, peygamberimizin – tüm yönleriyle örnekliğine ihtiyacımız olduğu gibi – merhametinin de örnek alınmasına ihtiyacımız var. Allah-u Teâlâ da Kur’an-ı Kerim’de “Habibim! Biz seni âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik. (Enbiya Suresi, 107. ayet) buyurarak; peygamberimizin merhametinin örnekliğe layık yegâne numune olduğunu ilan etmektedir.
            Günümüzde, duyduğumuz pek çok hadisede, özellikle de üçüncü sayfa haberleri diye tabir olunan haberlerde, insanların birbirlerine karşı uyguladıkları vahşiliklerin en önemli sebebi merhametsizlik olsa gerek. Hayvanların dahi kendi yavrularına yapmayacakları zulüm ve işkencelerin, insanoğlu tarafından kendi yavrusuna yapılabiliyor oluşu; belki de merhametsizliğin zirvesidir. Hâlbuki bizim ecdadımız hayvanları dahi merhametinden uzakta tutmamış; kuşlar için kuş evleri yaptırmış camilerin dış duvarlarına. Göçmen kuşların göç yollarında sakatlanma risklerine karşı, yolları üzerine hayvan hastaneleri kurmuş; vahşi hayvanların kışın aç kalmamaları için dağ tepelerine yiyecekler bırakmış. Hayvanlara, bitkilere dahi merhametini esirgemeyen bir ecdadın torunları nasıl bu kadar merhametsizleşebildi?
            Belki de bu sorunun, ilk akla gelen ve en mantıklı cevabı, maneviyattan uzaklaşma, Allah’ın emirlerini kulak ardı etme, Hz. Peygamberin örnekliğini bir kenara bırakma. Girişte verdiğimiz ayet-i kerimede, peygamberimize mü’minlerin bir sıkıntılarının oluşunun ağır geldiğinden bahsediliyor. Yani ümmetinin derdiyle dertleniyordu peygamberimiz. Yani ümmetinin sorunlarına, sıkıntılarına çözüm bulan, hayatın tam da ortasında duran bir peygamberdi, Peygamberimiz. Peygamberimiz hayatın o kadar içindeydi ki; her yönüyle insanlara en iyi örnekti. Günümüzün problemlerini aşma noktasında da peygamberimizin sünneti, bizim için en iyi örnek olacaktır.
                                                                                                                      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder