2 Eylül 2015 Çarşamba

Medeniyetler Çatışmasından Medeniyetler İçi Çatışmaya Doğru…


            Dünya kurulduğundan beri dünyada farklı farklı medeniyetler yaşamış. Kimi kısa süreli, kimi de uzun süreli olmuş bu medeniyetlerin. Kimilerini şu an anan yok, kimileri ise hiç hatırlanmıyor bile… Bu medeniyetlerden günümüzde varlığını sürdürenleri İslam Medeniyeti, Batı Medeniyeti, Çin Medeniyeti, Hint Medeniyeti, Japon Medeniyeti diye isimlendirebiliriz. Bu medeniyetler içerisinde en son teşekkül etmiş olan olarak Batı Medeniyeti düşünülebilir fakat en son teşekkül etmiş olmasına rağmen Batı Medeniyeti diğer tüm medeniyetleri etkilemiş ve hatta bazılarını neredeyse hegemonyası altına almıştır. Günümüzde Batı Medeniyetine ait birçok kültür öğesini diğer medeniyetlerin içerisinde görmek mümkündür.
            Medeniyetler Çatşması
            Bundan yirmi yıl kadar önce Huntington adlı bir araştırmacı ‘Medeniyetler Çatışması’ diye bir tez atmıştı ortaya. O zamanlar birden fazla milletin bir arada yaşadığı ve genelde ideoloji birlikteliklerinin ayakta tuttuğu devletlerin yıkılacaklarını iddia etmişti. Yugoslavya, Çekoslavakya, SSCB gibi bazı ülkelerin bölünme ve dağılmalarını da bu tezin gerçekleşmiş hali olduğunu savunanlar oldu. Ama onun öngördüğü esas büyük çatışma İslam Medeniyeti ve Batı Medeniyeti arasında olacak, İslam Medeniyetini ve İslam’ı bitirecek büyük çatışmaydı. Bu çatışma henüz olmadı mı yoksa halen devam mı etmekte karar verebilmiş değilim.
            Medeniyetler İttifakı
            Bir de yakın zamanlarda Türkiye ve İspanya’nın öncülüğünde kurulan ‘Medeniyetler İttifakı’ adlı bir proje vardı. Ülkeler, milletler, medeniyetler ve kültürler arasında barış ve birlikteliği esas gören bu ittifakın günümüzde dünyaya baktığımızda maalesef pek de başarılı olabildiğini söyleyemeyiz.
            Ve günümüzdeki son taktik: Medeniyetler İçi Çatışma
            Şu an bu taktiğin uygulandığı ilk medeniyet de maalesef İslam Medeniyeti. Eskiden beri Batı Medeniyetinin İslam Medeniyetinden olan rahatsızlığını bilmeyen yok. Bir şekilde İslam Medeniyetini ve İslam’ı ortadan kaldırmak için çok değişik metotlar denendiği bilinmekte ki; belki de haçlı seferleri bu metotların bilinen ilk örneklerinden… Ta, yüzyıllar evvelinden İslam topraklarının inanç coğrafyasını çıkaran batılılar nerede hangi mezhebin veya dinî grubun mensuplarının sayısının ne kadar olduğunu tespit ettiler. Müsteşrikler eliyle bilimsel çalışma kisvesi altında yapılan bu çalışmalar, İslam Medeniyetinin yumuşak karınlarını bulma arayışlarıydı. Şiî ve Sünnî dünya arasındaki sürtüşmeyi tabir yerindeyse sağır sultan biliyor. Günümüzde Batı yeniden bu yarayı kaşıyor. Suriye’de, Irak’ta Şiî ve Sünnî gruplar arasında çatışma çıkması için elinden geleni yapıyor. Mısır’da seçilmiş iktidar bir darbeyle alaşağı edildi. Ve hala karmaşa bitmiş değil. Maalesef bazı Müslüman devletler hala batının gönüllü uşaklığını yapmaya devam ediyor. Orta Asya Türk İslam Devletleriyse Rusya’nın güdümünden hala tam anlamıyla çıkabilmiş değiller. Ve son kale Türkiye… Hilafet nedeniyle yüzyıllarca İslam ümmetine önderlik etmiş, günümüzde hala İslam coğrafyasında abilik rolü olan Türkiye… Daha önceden Türkiye üzerine de birçok oyun oynandı aslında. Zıtlar seçilip birbirine hasım ilan edilmeye çalışıldı. Alevi-Sünnî, Türk-Kürt, Laik-Anti laik… Ve şimdi çok daha farklı bir şey deneniyor. Aynı inançtaki ve kültürdekiler bir şekilde birbirine düşürülüyor. Ellerini ovuşturup, viskilerini yudumlayarak Türkiye’yi izleyenler bu durumdan çok memnunlar. Bizler ne haldeyiz peki? Birbirimizi yesek doyamaz haldeyiz. Herhalde bu durumda ‘Suçlu Kim?’ diye sormak yerine, ‘Hangisi Suçlu Değil?’ diye sormak daha mantıklı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder