Önümüzdeki pazar günü Kurban
Bayramı’nın ilk günü. “Yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey”
gibi anlamlar ihtiva eden kurban, insanlık tarihiyle yaşıttır ve Allah’ın
izniyle bu ibadet kıyamete kadar da devam edecektir. Kurban ibadeti Kur’an-ı
Kerim’de adı anılan ve Peygamber Efendimizin hayatında uygulama ve eylemleriyle
bizzat gerçekleştirdiği ve gerçekleştirme gerekliliğini ilan ettiği bir
ibadettir. Kurban ibadeti hem ferdi hem de toplumsal planda insanları eğitici
birçok yönü olan bir ibadet aynı zamanda. Bu yazımızda Kurban Bayramına
yaklaştığımız şu günlerde kurbanın fıkhî yönünden bahsedeceğiz.
Kurban denince aklımıza hemen Kurban
Bayramında kesilen kurban geliyor ama Hanefîlerce vacip kabul edilen bu kurbanın
yanında; adak kurbanı, nafile kurban, kefaret kurbanı, akika kurbanı adlarında
da kurban çeşitleri bulunmaktadır. Bizim yazımızda bahsedeceğimiz açıklamaların
bir kısmı bütün kurban çeşitlerini kapsadığı halde yazımız genel itibarla vacip
olan ve Kurban Bayramında kesilen kurbanla ilgili olacaktır.
Bir kişinin kurban kesme
yükümlülüğüyle sorumlu tutulması için o kişinin şu şartları taşıması gerekir.
1.
Müslüman
olmak
2.
Akıllı
ve büluğa ermiş olmak
3.
Mûkim
olmak yani yolcu olmamak
4.
Belirli
bir mali güce sahip olmak
Sıraladığımız şartları kısaca
açıklayacak olursak; bütün ibadetlerin ana şartı şüphesiz ki Müslüman olmak ve
akıllı olmaktır. Hanefî mezhebinde kurbanla ilgili genel kabul buluğa ermenin
de şart olduğu yönündedir. Yolcu olan kişinin kurban kesmek üzerine vacip
değildir fakat yolcu olan kimsenin tek başına veya mûkimlerle beraber kurban
kesmesinde bir sakınca yoktur. Hatta günümüzdeki fıkhî yorumlamalarda seyahat
şartları ve imkânlar göz önünde bulundurulunca yolcu olan kişilerin de kurban
kesmelerinin daha yerinde olacağı kanaati de vardır. Son şart olan belirli bir
mala sahip olmadaki nisap miktarı 85 gr. altın veya karşılığı paraya sahip
olmaktır. Zekâttan farklı olarak bu malın üzerinden bir yıl geçme şartı olmayıp
sadece nisap miktarı mala sahip olmak, kurban kesmeyi kişi üzerine vacip kılar.
Hangi hayvanlardan kurban kesileceğine
gelince; bu hayvanlar koyun, keçi cinsi küçükbaş hayvanlar; sığır, manda cinsi
büyükbaş hayvanlar ve develerdir. İsmi anılan hayvanlar haricinde tavuk, horoz,
kaz, ördek, devekuşu vb. hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Bu hayvanlardan
birkaç tane kesilse dahi kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Koyun ve keçi
cinsi hayvanlar bir kişi tarafından; sığır, manda, deve gibi hayvanlar ise yedi
kişiye kadar hisselendirilerek kurban edilirler. Koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanların
bir yaşını, sığır, manda cinsi hayvanların iki, develerin ise beş yaşını
doldurmaları kurban ibadeti için bir gerekliliktir. Ancak koyun, keçi cinsi
küçükbaş hayvanlardan bir yaşında olmadığı halde bir yaşında gibi gösteren
gelişmiş hayvanlardan da kurban edilebilir.
Kurban ibadetinin sahih olabilmesi
için kurbanın bayramın ilk günü bayram namazından, üçüncü günün akşamına kadar
kesilmesi gerekmektedir.
Kurban etinin tamamının kesilen kişi
tarafından tüketilmesi pek hoş karşılanmamaktadır. Birilerinin Ramazan
Bayramına verdikleri “Şeker Bayramı” ismi ne kadar yanlışsa bu bayrama da “Et
Bayramı” demek ve sanki “Et Bayramı”ymış gibi dayranmak da o derece yanlıştır.
Etin hepsini kişi kendisi tüketse kurban vücubiyeti üzerinden düşer fakat bu
uygulama hem sünnete, hem de izana aykırıdır. Peygamberimizin kurban etinin
taksimindeki sünneti şudur. Et üçe ayrılmalı; üçte biri kesemeyen fakirlere
dağıtılmalı, üçte biri kurban kesseler bile hısım, akraba veya komşulara
dağıtılmalı veya gelen misafirlerle beraber tüketilmeli ve son kalan üçte biri
de eve ayrılmalıdır. Sünnet olan ve en güzel taksimat bu şekildedir.
Kurban bayramlarında sıkça sorulan
sorulardan biri de kurban kesilmeyip de kurban olarak kesilecek olan hayvana
verilecek olan paranın hayır için kullanılıp kullanılamayacağıdır. Kurban
parasının bir hayır kurumuna veya muhtaca verilmesi veya onunla o kişinin
doyurulması veya o parayla et alınıp muhtaçlara dağıtılması kurban ibadetinin
yerine kesinlikle konulamaz. Kurban ibadetinin gerçekleştirilebilmesi için
mutlaka hayvan boğazlanmalı ve kanı akıtılmalıdır.
NOT: Arefe günü sabah namazından
başlayarak kurban bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar (ikindi namazı
da dâhil) "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber.
Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" şeklinde 23 vakit namazın farzı
kılındıktan hemen sonra teşrik tekbirlerinin getirilmesi vaciptir. Unutulması
veya terk edilmesi halinde kazasının yapılması gereklidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder