2 Eylül 2015 Çarşamba

Medresetü'z - Zehra ve İmam - Hatip Okulları


            23 Mart 1960... Son devrin en önemli alimlerinden Bediüzzaman Said-i Nursî'nin vefat tarihi. Yani 23 Mart Bediüzzaman'ın ölüm yıl dönümüydü. Bir zamandır yazmayı tasarladığım bir konu vefatının sene-i devriyesine nasip oldu.
            Ömrünün büyük bir bölümünü hapishanelerde ve sürgünlerde geçirmiş, inandığı değerler uğruna çok büyük fedakarıklara katlanabilmiş bir alim Bediüzzaman... Dinî ilimlerdeki başarısı ve zekası sebebiyle, zamanının en harikası, en mükemmeli anlamına gelen "Bediüzzaman" ünvanı verilmiş kendisine ve öyle de anılmış. Yazdığı ve yazdırdığı tüm eserleri "Risale-i Nur Külliyatı" adı ile anılıyor. En büyük isteklerinden olan, bu eserlerin Diyanet İşleri Başkanlığı'nca basımı, son yıllarda gerçekleşmekte...
            Ömrü hapishane ve sürgünlerde geçen Bediüzzaman'ın en büyük hayallerinden biri de Van'da "Medresetü'z - Zehra" adını verdiği okulunu inşaa edebilmekti. Ömrünün sonuna kadar bu ideal için çalışmış, çabalamış, uğraş vermiş Bediüzzaman... Din ilimleri ile fen ilimlerinin beraber okutulacağı bir okul olarak tasarladığı okulu için Bediüzzaman, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde resmî bazı girişimlerde de bulunmuş. 1907'de II. Abdülhamid'e ulaşmak istemiş fakat daha padişaha meramını arzedemeden kendini tımarhanede bulmuş. II. Meşrutiyet döneminde, Sultan Reşat'tan Medresetü'z - Zehra için 20000 altın ödenek alabilmiş. Temelleri dahi atılan okul, I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi ve Doğu Anadolu'nun savaş meydanı haline gelmesiyle yarım kalmış. Bediüzzaman'da talebeleriyle beraber savaşa katılmış ve savaş sırasında Ruslar'a esir düşmüş. Cumhuriyet döneminde de Medresetü'z - Zehra'yı kurmak için girişimlerde bulunmuş yine... 1922'de meclisten 200 milletvekilinin 163'ünün onayıyla okulu için de söz almış. Fakat bu söz kağıt üzerinde kalmış ve hayata geçirilememiş.
            Afrika'da Mısır'da bulunan Ezher'in muadili olarak, Asya'da kurmayı planladığı Medresetü'z - Zehra için Bediüzzaman, "Ezher'in Kız Kardeşi" tabirini kullanmış ve Ezher nasıl ki Afrika'yı aydınlatacaksa, Medresetü'z - Zehra da Asya'yı öyle aydınlatacak diye düşünmüş. "Ezherin Kız Kardeşi" tabirini kullandığı Medresetü'z - Zehra'nın benzerleri veya şubeleri yoluyla çoğalmasını istemiş ve çoğalacağı yerler için de Bitlis, Diyarbakır, Tiflis gibi yerleri düşünmüş. Bediüzzaman, kuracağı medresesinde Arapça'yı vacip, Türkçe'yi lazım ve Kürtçe'yi de caiz olarak görmüş.
            Bediüzzaman'ın ilkokuldan yüksekokula kadar bir külliye şeklinde tasarladığı Medresetü'z - Zehra, fen ilimleri olan; Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Anatomi gibi ilimlerle, din ilimleri olan; Fıkıh, Tefsir, Hadis, Kelam gibi ilimlerin beraber okutulacağı bir medrese. Günümüzde tam olarak olmasa da tasarlanan bu kuruma en çok benzeyen kurumlar heralde İmam - Hatip Okulları...
            İmam - Hatip Okulları'nın kuruluşu sırasında çok büyük emekleri olan ve ilk kurulan İmam - Hatip Okulları'nın ders programlarını da kendisi oluşturan merhum Celaleddin ÖKTEN Hoca'nın, İmam - Hatip Okulları'nı oluştururken Medresetü'z - Zehra gibi bir hayalden haberi var mıdır bilemiyoruz ama fen ilimleriyle din ilimlerinin beraber tedrisinin yapılması yönüyle Medresetü'z - Zehra ve İmam - Hatip Okulları birbirine benziyor gibi. İki kurumun fen ve din ilimlerinin beraber tedrisi noktasında birbirine benzemesi yanında Medresetü'z - Zehra, ilkokuldan yüksekokula bir külliye şeklinde düşünülürken, İmam - Hatip Okulları'nın sadece ortaokul ve lise ile sınırlı kalışı ve bunun yanında İmam - Hatip Okulları'nda okutulan sosyal bilimler ile felsefenin Medresetü'z - Zehra idealinde yer alıp almayacağının net olarak bilinmemesi yönleriyle de Medresetü'z - Zehra ve İmam - Hatip Okulları birbirinden ayrılmakta...

            Sonuç olarak, 1960 yılında Hakka yürümüş ve 1950'li yıllarda ilk İmam - Hatip Okulları'nın açılışına şahit olmuş Bediüzzaman'ın, İmam - Hatip Okulları hakkında olumlu intibalarının olduğu biliniyor. Dinî ilimler ve fen ilimlerinin beraber okutulması noktasında Medresetü'z - Zehra ideali ile İmam - Hatip Okulları birbirine benzemekte. Bunun yanı sıra tabi ki Medresetü'z - Zehra ve İmam - Hatip Okulları birbirinin aynı değiller. Hem dinî ilimlerin hem de fen ve sosyal bilimlerinin beraber okutulması sebebiyle Türkiye'ye has bir model olan ve İslam dünyasında bir benzeri daha bulunmayan İmam - Hatip Okulları, hem dinî ilimlerin hem de fen ilimlerinin beraber okutulması hasebiyle Bediüzzaman Said-i Nursî'nin "Medresetü'z - Zehra" diye isimlendirdiği ve hayalini kurduğu kurumla büyük benzerlikler gösteren bir kurumdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder