Şubat ayının son günlerini
yaşıyoruz. Bu yazı yayınlandığında belki de mart ayının ilk günleri olacak.
Bazı zaman dilimleri vardır; tarihte çok önemli hadiselerin yaşandığı. Büyük
savaşların, yıkımların, isyanların yaşandığı tarihler hep hatırlanır. Doğumlar
çoğu zaman es geçilmekle beraber, hatırlanır bazen de…
Şubat ayının son günlerini yaşıyoruz
dedik. Bu son günler ülkemizin yakın tarihinde derin izler bırakmış ve
birbiriyle yakinen bağlantılı üç hadisenin de vuku bulduğu günler…
26 Şubat…
Takvimler 26 Şubat 1954 tarihini
gösterdiğinde, babası denizcilikle uğraşan, Rize Güneysu’lu küçük bir bebek
gözlerini açar dünyaya, İstanbul Kasımpaşa’da. Bir kenar mahallede, küçük bir
evde doğan bu çocuk ilkokul ve imam – hatip lisesinin ardından Marmara Üniversitesi
İktisadî ve Ticarî Bilimler Fakültesinde okur. Üniversiteye gidebilmek için
fark dersleri vererek Eyüp Lisesi diploması da alır. Uzun yıllar futbol oynar.
Çeşitli özel kuruluşlarda, değişik pozisyonlarda idarecilik yapar. İlk gençlik
yıllarında tanıştığı siyaseti, başına türlü belalar açsa da, bırakmaz ve hala
siyasetin tam ortasındadır. İlk gençlik yıllarından itibaren Prof. Dr.
Necmettin Erbakan’ın siyasî çizgisini takip eder. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Başkanlığını kazanarak, okuduğu bir şiir dolayısıyla hapse atılana
dek bu görevini sürdürür. Hapishaneden çıktıktan sonra “Millî Görüş”
çizgisinden ayrılarak 2001 sonrası kendi partisini kurar ve tek başına iktidar
olur. 2003’ten beri Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığı görevini sürdüren ve
sadece Türkiye’de değil tüm dünyada sözüne itibar edilen bir siyasetçi olan bu
kişi Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değildir.
27 Şubat…
Takvimler 27 Şubat 2011 tarihini
gösterdiğinde Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığı görevini de yapmış bir siyasî
Hakka yürüdü. 29 Ekim 1926 tarihinde ağır ceza hâkimi Adanalı bir babanın oğlu
olarak dünyaya gelen bu çocuğun hayatı başarılarla dolu. İlkokulu ve İstanbul
Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirir. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine
Fakültesini de hala hiçbir öğrencisinin ulaşamadığı bir diploma ortalamasıyla
birincilikle bitirerek aynı yıl fakültede asistan olur. Üniversite tarafından
Almanya’ya gönderilir. Almanya’da Deutz fabrikasında görev alır Leopar
tanklarının motorlarının geliştirilmesinde görev alır. 27 yaşında doçent olarak
“Türkiye’nin en genç doçenti” unvanını alır. Türkiye’nin ilk özel motor
fabrikası olan “Gümüş Dizel”i kurar. İlk yerli otomobil üretme fikrini ortaya
atanlardandır. Sanayi yatırımlarına karşı hükümetin ilgisizliğinden yakınarak
siyasete atılır ve 1969 yılında Konya’dan bağımsız milletvekili olur. “Millî
Görüş” adını verdiği siyasî çizgisini ölene dek tavizsiz sürdürür. Kurucusu
veya mensubu bulunduğu Millî Nizam, Millî Selamet, Refah ve Fazilet partileri
çeşitli sebeplerle kapatılır. 1974 “Kıbrıs Barış Harekâtı” yapılırken, başbakan
yardımcısıdır. 12 Eylül’de hapis yatar ve 1987 yılına kadar siyasî yasaklıdır.
1996 yılında kurulan 54. hükümetin başbakanı olur. Yaşanılan zorlu süreç
neticesinde 1997’de istifa etmek zorunda kalır. Sadece bir yıl başbakanlık
yapabilmiştir. 27 Şubat 2011 tarihinde vefat edene kadar davasının başındadır. Musallaya
konulduğunda dahi Saadet Partisi genel başkanıdır. Bu kişi “Savunan Adam” Prof.
Dr. Necmettin Erbakan’dan başkası değildir.
28 Şubat…
Takvimler 28 Şubat 1997 tarihini
gösterdiğinde Türkiye 9 saat süren MGK (Millî Güvenlik Kurulu) kararlarıyla
sarsıldı. Bu kararlar 54. hükümetin düşmesine zemin hazırlayan ve dindar,
muhafazakâr kesimi zorda bırakacak bazı şartlar taşımaktaydı. “İrtica” diye
nitelenen muhafazakârlık, dindarlık PKK teröründen bile tehlikeli olarak ilan
ediliyordu. Daha sonraki yıllarda “Post modern Darbe” diye nitelenen “28
Şubat”, Türk siyasî tarihinde bir utanç tablosu olarak yerini aldı. Meslek liselerinin
orta kısımlarının kesintisiz sekiz yıllık zorunlu eğitimle kapatıldığı, (İmam-
Hatip liselerinin narına diğer meslek liseleri de yandı) Kur’an Kurslarının zor
günler geçirdiği, 12 yaşından küçüklerin Kur’an öğrenmelerinin yasaklandığı,
birçok sivil toplum kuruluşunun kapısına kilit vurulduğu, birçok kişinin haksız
yere hapsedildiği, işkenceler gördüğü, “katsayı zulmü” başlatılarak meslek
liselilerinin ve imam – hatip liselilerin tırpanlandığı, “başörtüsü zulmü”nün
başlatıldığı, hülasası inançlı kesimin inançlarına tecavüz edildiği bir dönemdi
“28 Şubat”. Daha sonradan tiyatroları ortaya çıkan Fadime Şahin, Ali
Kalkancı’ların günleriydi “28 Şubat”.
28 Şubatın o soğuk günlerinin
neticesinde çok büyük zarar gören “Millî Görüş” çizgisi kapatılan Refah Partisi
ve siyasî yasaklılarıyla ileriki yıllarda gelenekçi ve yenilikçi kanatlara
ayrıldı. Refah Partisi sonrası kurulan Saadet Partisinde artık yenilikçiler
yoktu. Adalet ve Kalkınma Partisi çatısı altında birleşen yenilikçiler üçüncü
kez tek başlarına iktidardalar.
Şubat ayının yapraklarındaki üç gün
ve üç olay. Bir doğum, bir vefat ve bir darbe. Şubat soğuğu Türkiye’de derin
izler bıraktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder