3 Eylül 2015 Perşembe

İlk Vahiy Haftası


Geçtiğimiz hafta Kutlu Doğum Haftasıydı. Bu hafta çerçevesinde Türkiye’nin çeşitli yerlerinde Diyanet İşleri Başkanlığı, Müftülükler, değişik dernek ve vakıflarca çeşitli organizasyonlar düzenlendi. Hatta bazı siyasî partiler dahi kutlama programlarıyla meydanları doldurdu. Bir önceki yazımızda bu geleneğin 20 – 25 yıllık bir gelenek olduğundan ve belki de miladî takvime göre endekslenmiş bir Kutlu Doğum Haftası’na Türkiye haricinde başka bir ülkede rastlanamayacağından bahsetmiştik. Türkiye’ye özgü gibi olan bu geleneğin de, hafta içerisinde peygamberimiz anıldığı ve peygamberimiz insanlara anlatıldığı için güzel bir gelenek olarak değerlendirilebileceğini yazmıştık.



Miladî takvime göre endekslenmiş peygamberimizin doğum gününü içinde barındıran Kutlu Doğum Haftası yanında Hicrî takvime endeksli gelenekleşmiş bir de Mevlid Kandili kutlamaları var. Biz Türkiye’de yaşayan Müslümanlar hem Mevlid Kandili’ni hem de Kutlu Doğum Haftası’nı kutluyoruz. Bilindiği üzere peygamberimiz döneminde veya sahabe-i kiram veya daha sonraki dönemde peygamberimizin doğumu kutlanmamış. Mevlid Kandili kutlamaları ilk kez hicretten üç yüz yıl sonra Mısır’da Fatimîler döneminde başlamış. (bkz. Şamil İslam Ansiklopedisi, Kandil maddesi) Yani ne peygamberimiz döneminde ne de peygamberimizden yaklaşık üç yüz yıl sonrasına kadar böyle bir kutlama yok. Yani Peygamber Efendimizin vefatından yaklaşık üç yüz yıl sonra doğumunu Hicrî takvime göre esas alan “Mevlid Kandili”, bin dört yüz yıl sonra ise Miladî takvime göre doğumunu esas alan “Kutlu Doğum Haftası” kutlanmaya başlanmış oluyor.

Bir yandan da şöyle geliyor. Bakıyorsunuz “Mevlid Kandili” camide, “Kutlu Doğum Haftası ” etkinlikleri ise genelde cami dışı mekânlarda yapılıyor. Bunda Kutlu Doğum Haftası’nın değişik dernek, vakıf veya organizasyonlarca da kutlanıyor olmasının etkisi olabilir ama bu etkinliklerin daha cami eksenli yapılmasının doğru olacağı kanaatindeyim. Bu yönüyle bakıldığında sanki “Mevlid Kandili” daha dinî, “Kutlu Doğum Haftası” ise daha seküler gibi bir izlenim uyandırıyor şahsımda.

“Ne olur ki yani böyle olsa? Ne zararı var? Ne güzel peygamberimiz insanlara anlatılıyor, insanların gündeminde peygamberimiz oluyor, fena mı?” dendiğini duyar gibiyim. Bu kutlamalara karşı da değilim ama biraz abartıldığı kanısındayım. Öyle ki artık bu kutlamalar mecrasından çıkmış şekilde gibi geliyor bana. Bu kutlamalar veya anmalar sırasında peygamber efendimizin Hz. Ömer‘den gelen nakille şu hadis-i şerifi de unutulmamalı: “Hristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi, beni aşırı şekilde övmeyin! Ben ancak Allah’ın kuluyum. Bana ‘Allah’ın kulu ve Rasûlü’ deyin!” (Buhari, Enbiyâ, 48) Yine Peygamberimizi sevmeyle alakalı olarak: “Sizden birinize ben, annesinden, babasından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadığım müddetçe tam iman etmiş olamaz.” (Buhârî, İman: 8; Müslim, İman: 69,70.) buyurmaktadır. Demek ki dengenin sağlanması gerekli Peygamberimiz sevilmeli ama bu sevgi abartılmamalı, denge korunmalı.

Peygamberimizin doğumunu bu iki farklı organizasyonla kutlarken ve insanların gündemlerine Peygamber Efendimizi sokarken gündemimizde daha fazla olması gereken Kur’an-ı Kerim ıskalanıyor gibi. Geçenlerde bir yazıda okudum. ““Kutlu Doğum Haftası” , “Mevlid Kandili” veya değişik kandiller var da neden bir “İlk Vahiy Haftası” olmasın?” diye. Ve bu etkinlikler çerçevesinde sadece vahiy anlatılsın. İnsanlar Kur’an-ı Kerim’le daha fazlaca buluşturulmaya çalışılsın. Bu hafta içerisinde neden Kur’an-ı Kerim’i anlamak ve yaşamak bağlamında değişik organizasyonlar yapılmasın? Bu fikir de bana oldukça olumlu geldi. Mesela Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı ve Kur’an-ı Kerim’de bin aydan daha faziletli olduğu beyan edilen (Kadir Suresi, 3. ayet) “Kadir Gecesi”ni içinde barındıran hafta bu şekilde etkinliklere de sahne olabilir. Ramazan ayının son on gününde aranması istenen (bkz. Buhari, Leyletü’l – Kadr, 3; Müslim, Sıyam,216) Kadir Gecesi de bu etkinliklerin süreceği mesela on gün boyunca her günü “Kadir” gibi yaşanmasına vesile olabilir.

Bu fikir bana gayet samimî ve olumlu geldi. Bilemiyorum ama böyle bir organizasyon tüm İslam Âlemine de olumlu örneklik teşkil edebilir.

Vesselam…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder