2 Eylül 2015 Çarşamba

Güzel Günler Göreceğiz


Geçtiğimiz haftalarda Türkiye gündemi 4+4+4 kademeli eğitim sistemi tartışmalarıyla doluydu. Televizyon, gazete, dergi vb. kitle iletişim araçlarında konu günlerce tartışıldı. Değişik fraksiyon ve ideolojide birçok insan değişik düşünceler ortaya attı. Bu tasarıyı kimisi destekledi, kimisi de bu düzenlemeyle ülkenin geriye gideceğini belirterek tasarıyı yerden yer vurdu. Herkesin bakış açısına göre artıları veya eksileri olabilir ama düzenleme meclisten geçti ve Cumhurbaşkanı’nın da onaylamasıyla kanunlaştı.
            Daha öncesinde uygulanan “kesintisiz 8 yıllık” zorunlu eğitim uygulaması, zorunlu eğitimi sekiz yıla çıkarırken, bu uygulamayı kesintisiz olarak uyguladığından; İmam – Hatip Liseleri başta olmak üzere bütün meslek liselerinin eğitimini baltalamıştı. Üniversite sınavlarında hayata geçirilen katsayı uygulaması da, meslek liselilerin alan dışında yapacakları tercihlerinde puanlarını kırarak bu okullara talebin azalmasına sebep olmuştu. Bu kanunla “İmam – Hatip Ortaokulları” yeniden açılacak; ortaokul ve liselerde “Kur’an-ı Kerim” ve “Peygamberimizin Hayatı” seçmeli ders olarak okutulacak.
            Zorunlu eğitimin on iki yıla çıkarılması beraberinde ne getirir veya ne götürür tam olarak bilemiyoruz ama büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede, bireylerin dininin temel kaynakları olan “Kur’an-ı Kerim” ve “Peygamberini” öğrenmenin bu kadar tartışılması da biraz garip. Yani insanlar çocuklarına kendi kutsallarını öğretmek istiyorlar; bundan daha doğal bir şey olmasa gerek. Zaten yapılan araştırma ve kamuoyu yoklamaları da bu uygulamadan toplumun şikâyetçi olmayacağını gösteriyor. Çocuklarının “Kur’an-ı Kerim” ve “Peygamberimizin Hayatı”nı öğrenmesine karşı çıkan biriyle karşılaşmadım henüz. Karşı çıkanlarda olabilir ama zaten bu dersler zorunlu değil seçmeli olacak.
            Ortaokul ve liselerde okutulacak seçmeli “Kur’an-ı Kerim” dersleriyle ilgili olarak “Vay efendim! Bu dersleri imamlar mı okutacak? Vay efendim! Kız çocukları bu derslere girerken başörtüsü mü takacaklar? Vay efendim! Çocuklar abdest de alacaklar mı?” gibi bence çok lüzumsuz bazı sorular da gündeme getirildi. Çocuk, yaz tatillerinde camilere, Kur’an kurslarına “Kur’an-ı Kerim” öğrenmeye zaten gidiyor ve bu tartışılanlar neden o zaman sorulmuyor? Ülkemizde onlarca İlahiyat Fakültesi ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümleri var. Bu bölümlerden mezun olanlar bu dersi hakkıyla vereceklerdir. Hoş; cami imamı gelse okula ve bu dersi verse ne olur? (Hala bu eski zihniyet! Öğretmen ile imamı karşılaştırma. Biri moderniteyi diğeri gericiliği sembolize ediyor ya…) Kızlar bu derslerde başlarını örtse ne olur? Kıyamet mi kopar. Dünyanın hangi ülkesinde ortaokul veya liselerde başörtü yasağı var Türkiye dışında. Keşke tamamen serbest olsa başörtüsü. “Çocuk okulda nasıl abdest alacakmış; lavabolar yüksekmiş.” Sadece gülüp geçilecek bahaneler…

            Bu kanunun belki de en önemli artılarından biri de, İmam - Hatip ortaokullarının yeniden açılması olacak. Din eğitimi bu kanunla 4+4 şeklinde sekiz yıl olmuş olacak. 28 Şubat öncesi İmam – Hatip Liselerinde verilen din eğitimi altı veya yedi yıl olurdu. Bu kanunla artık din eğitimi sekiz yıla yayılacak. Bu da daha kaliteli bir din eğitiminin verilebileceğini gösteriyor. Pedagojik açıdan değerlendirildiğindeyse ergenlik öncesi veya ergenlik döneminde, ahlak ve karakterin oluşum evrelerinde verilecek kaliteli bir din eğitimi bireyler ve haliyle toplum üzerinde büyük olumluluklar meydana getirecektir. Böylelikle, yıllarca bu memlekette birçok hayırlı işe imza atmış “İmam – Hatip Nesli” yeniden şahlanacak. Ülkenin yönetiminde, siyasetinde, sanatında, bürokrasisinde yeniden alnı secde gören, vicdanlı, merhametli, kıblesi Kâbe olan nesiller görülecek. Milletimizin geleceği inşallah Allah’ın rızasını kazanmak için çırpınan nesillere yeniden emanet edilecek. “Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli güzel günler…” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder