ÜridüEbî…
ÜridüEbî…
ÜridüEbî…
Ne zaman Filistin’le ilgili bir
olumsuzluk olsa, oradaki insanlara terör devleti İsrail zulmetse kulaklarımda
bu nida yankılanıyor.
ÜridüEbî…
ÜridüEbî…
ÜridüEbî…
Küçük bir kız çocuğu.
Filistinli…
Adı nedir, sanı nedir bilmem. Ama koca
bir yüreği olduğuna eminim.
Bundan yıllar önceydi. Belki de on
yıldan fazla zaman oldu bu küçük kız çocuğunun feryatlarını duyduğumdan bu
yana. Filistin’de ne değişti? Hiçbir şey… Hala İsrail zulmetmeye devam ediyor.
Hala çocuklar da “Babamı istiyorum” diye feryada… Bu zulüm daha ne kadar
sürecek bilinmez ama terörist devlet İsrail’in durmaya niyeti yok gibi…
Bu feryat, bu çığlık baba olunca beni
daha derinden yaralamaya başladı. Babası İsrail zindanlarına atılmış ve
babasını hiç görmemiş bir kız çocuğunun feryadıydı bu… Diyordu ki o küçük kız
çocuğu:
Ey her sabah çocuğunu öpen babalar!
Haarrunaleyküm. (Utanın)
Haarrunaleyküm. (Utanın)
Haarrunaleyküm. (Utanın)
ÜridüEbî (Babamı İstiyorum)
ÜridüEbî (Babamı İstiyorum)
ÜridüEbî (Babamı İstiyorum)
“Ey her sabah çocuğunu öpen babalar!...”
Babasını bir kez bile görememiş, zindanlarda olan babası hiç gösterilmemiş,
hayatta olup olmadığını dahi bilmediği ve babasına belki de bir kez bile baba
diyememiş bir kız çocuğunun ağzından dökülen bu sözler insanı eziyor. Hiçbir
şey yapamamak ise insanı daha beter bir hale koyuyor.
İsrail yıllardır bunu hep yapıyor.
İnsanların gözlerinin yaşına bakmadan yaşlı, genç, çocuk demeden insanları
öldürüyor. Ramazan ayını yaşadığımız şu günlerde dahi kana susamışlar gibi
İsrail insanların başına ölüm kusmaya devam ediyor.
Ve çocukların yüzlercesi, binlercesi
annesiz, babasız kalıyor. Veya kundaktaki bir bebeğin bulunduğu eve düşen bir
bomba, hayata yeni gözlerini açmış bir günahsızı, bir masumu alıp götürüyor öte
âleme. Gözyaşları dinmiyor hiç. Analar ağlıyor, çocuklar ağlıyor. Kalbi olan,
biraz da olsa merhameti olan her kişinin hüzünleneceği bir manzara… Dua
etmekten başka bir şey de gelmiyor elden. İşte bu kahrediyor insanı. Zulmü görmek
ama sonlandıramamak. İşte bu yüzden Türkiye büyük ve güçlü bir ülke olmalı.
İşte bu yüzden Türkiye Osmanlı’nın yadigârı bu coğrafyaya yeniden önder olmalı.
İşte bu yüzden Türkiye tarihin kendine biçtiği abilik rolünü, Müslüman
coğrafyanın hamiliği rolünü tekrar anımsamalı.
Gözlerimizin içine bakıyor Ortadoğu.
Gözlerimizin içinebakıyor Balkanlar.
Gözlerimizin içine bakıyor Kafkaslar.
Gözlerimizin içine bakıyor Türkistan.
Gözlerimizin içine bakıyor Ümmet
Coğrafyası…
Arakan’dakinin de, Patani’dekinin de,
Doğu Türkistan’dakinin de, Filistin’deki, Irak’taki, Suriye’dekinin de gözü
kulağı Türkiye’de. Türkiye için dua eden ve Türkiye’den gelecek bir yardımı
gözleyen bu insanlar, Müslüman. Tüm inanaları kardeş ilan
eden Kur’an’a inanıyor bu insanlar da. Yani kardeş olduğumuza. Din kardeşi
olduğumuza…
servetzeyrek@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder