2 Eylül 2015 Çarşamba

Üridü Ebî (Babamı İstiyorum)



            ÜridüEbî…
            ÜridüEbî…
            ÜridüEbî…
            Ne zaman Filistin’le ilgili bir olumsuzluk olsa, oradaki insanlara terör devleti İsrail zulmetse kulaklarımda bu nida yankılanıyor.
ÜridüEbî…
            ÜridüEbî…
            ÜridüEbî…
            Küçük bir kız çocuğu.
            Filistinli…
Adı nedir, sanı nedir bilmem. Ama koca bir yüreği olduğuna eminim.
Bundan yıllar önceydi. Belki de on yıldan fazla zaman oldu bu küçük kız çocuğunun feryatlarını duyduğumdan bu yana. Filistin’de ne değişti? Hiçbir şey… Hala İsrail zulmetmeye devam ediyor. Hala çocuklar da “Babamı istiyorum” diye feryada… Bu zulüm daha ne kadar sürecek bilinmez ama terörist devlet İsrail’in durmaya niyeti yok gibi…
Bu feryat, bu çığlık baba olunca beni daha derinden yaralamaya başladı. Babası İsrail zindanlarına atılmış ve babasını hiç görmemiş bir kız çocuğunun feryadıydı bu… Diyordu ki o küçük kız çocuğu:
Ey her sabah çocuğunu öpen babalar!
Haarrunaleyküm. (Utanın)
Haarrunaleyküm. (Utanın)
Haarrunaleyküm. (Utanın)
ÜridüEbî (Babamı İstiyorum)
ÜridüEbî (Babamı İstiyorum)
ÜridüEbî (Babamı İstiyorum)
“Ey her sabah çocuğunu öpen babalar!...” Babasını bir kez bile görememiş, zindanlarda olan babası hiç gösterilmemiş, hayatta olup olmadığını dahi bilmediği ve babasına belki de bir kez bile baba diyememiş bir kız çocuğunun ağzından dökülen bu sözler insanı eziyor. Hiçbir şey yapamamak ise insanı daha beter bir hale koyuyor.
İsrail yıllardır bunu hep yapıyor. İnsanların gözlerinin yaşına bakmadan yaşlı, genç, çocuk demeden insanları öldürüyor. Ramazan ayını yaşadığımız şu günlerde dahi kana susamışlar gibi İsrail insanların başına ölüm kusmaya devam ediyor.
Ve çocukların yüzlercesi, binlercesi annesiz, babasız kalıyor. Veya kundaktaki bir bebeğin bulunduğu eve düşen bir bomba, hayata yeni gözlerini açmış bir günahsızı, bir masumu alıp götürüyor öte âleme. Gözyaşları dinmiyor hiç. Analar ağlıyor, çocuklar ağlıyor. Kalbi olan, biraz da olsa merhameti olan her kişinin hüzünleneceği bir manzara… Dua etmekten başka bir şey de gelmiyor elden. İşte bu kahrediyor insanı. Zulmü görmek ama sonlandıramamak. İşte bu yüzden Türkiye büyük ve güçlü bir ülke olmalı. İşte bu yüzden Türkiye Osmanlı’nın yadigârı bu coğrafyaya yeniden önder olmalı. İşte bu yüzden Türkiye tarihin kendine biçtiği abilik rolünü, Müslüman coğrafyanın hamiliği rolünü tekrar anımsamalı.
Gözlerimizin içine bakıyor Ortadoğu.
Gözlerimizin içinebakıyor Balkanlar.
Gözlerimizin içine bakıyor Kafkaslar.
Gözlerimizin içine bakıyor Türkistan.
Gözlerimizin içine bakıyor Ümmet Coğrafyası…
Arakan’dakinin de, Patani’dekinin de, Doğu Türkistan’dakinin de, Filistin’deki, Irak’taki, Suriye’dekinin de gözü kulağı Türkiye’de. Türkiye için dua eden ve Türkiye’den gelecek bir yardımı gözleyen bu insanlar, Müslüman. Tüm inanaları kardeş ilan eden Kur’an’a inanıyor bu insanlar da. Yani kardeş olduğumuza. Din kardeşi olduğumuza…
servetzeyrek@gmail.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder